Dolar, avro, faiz ve altın adına 2018’de bizi neler bekliyor? Reel sektör bitcoin tartışmasına nasıl bakmalı? Para ve Altın Piyasaları Uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk değerlendirdi.
Reel sektörün maliyetlerini ve finansman ihtiyacını doğrudan etkileyen döviz
piyasasında 2017’nin sonunda ve 2018’de neler yaşanabilir? 50 seneye yaklaşan
tecrübesiyle Para ve Altın Piyasaları Uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, analiz etti.
Sözlerine faizi değerlendirerek başlayan Yıldırımtürk, enflasyon ve piyasa etkisini
Türkiye ve dünyadaki olası gelişmeleri gözönüne alarak şöyle yorumladı:
“Dünyada faizin, merkez bankaları aracılığıyla yükselme trendinde olduğunu
söyleyebilirim. Mesela, ABD bir süreden beri, özellikle büyük fonlarla ters
düşmemek için faiz arttırımı ertelemişti. Ama daha fazla ertelerse ekonomiye zarar
vereceği düşüncesiyle aralık ayında 25 baz puanlık faiz arttırımı yapacak diye
düşünüyorum. Geçtiğimiz günlerde Çin’de 5 yıllık bir program açıklandı. Çin
büyümesini daha da ileriye götürebilmek için yeni tedbirler aldı. Burada üretimin
aratacak olması, hammadde fiyatlarının yükseleceği anlamına geliyor. Özellikle
Baltık navlun ücretlerine bakarsak, bugünlerde orada da bir yükseliş olduğunu
görüyoruz. Dolayısıyla 2018, dünyadaki ekonomik gelişmeler açısından daha
haraketli olmaya doğru gidiyor. Ama bu, enflasyon beklentisi oluşturduğundan, belki
ilk etapta ABD Merkez Bankası’yla başlayan, daha sonra Avrupa Merkez Bankası’ya
devam eden, şu anda tahvil geri alımlarını sonlandırma ya da onları bir plan program
içinde azaltma dönemini getirecektir. Paranın sıkılaşması da gözönüne alındığında
bizim de aralarında bulunduğumuz gelişmekte olan ülkelerden, paranın çekilmesiyle
yerel para birimleri biraz daha değer kaybedebilir. Türkiye penceresinden bakacak
olursak yüksek faizimiz ve istediğimiz noktaya getiremediğimiz enflasyonumuz var.
Yüksek faiz de reel sektöre ve üretime olumsuz yansıyor. Ama para değer kaybettikçe
faizin düşürülmesi de biraz zor gibi gözüküyor. 2018’de de faiz oranlarının çok fazla
gerileceyeceği kanaatinde değilim; hatta dışaradaki arttırımların etkisiyle bir miktar
yükselebilir. Vatandaş cephesinden dolara talep gelmeyecektir belki ama içeride
hammadesini dolarla almış, kredisi olan KOBİ ya da sanayici dolar talep edecektir.”
Dolar / avro paritesi avantajımız
Son 6 aydır görülen avronun dolar üzerinde değerli olmasının, ihracatının yüzde
50’sini Avrupa’ya yapan Türkiye adına avantaj sunduğunu belirten Mehmet Ali
Yıldırımtürk konuşmasını şöyle sürdürdü: “Avrupa’ya olan ihracatımız nedeniyle,
hammaddeyi dolarla alıp, avro ile ihraç edebiliyorsak, bu durum işletmelerin
karlılıklarına belirgin bir biçimde katkı sağlayacaktır. 2018’de de dolar / avro dengesi
bozulmayacak gibi gözüküyor. Çünkü dünyada önemli para birimleri arasında bir kur
savaşı var. Herkes kendi parasının değerinin yükselmesine neden olacak durumlardan
kaçınıyor. Geçtiğimiz aylarda 1,20’lerin üzerine çıkan parite gerçeğini yaşadık.
Şimdiki gerileme, aralık ayında bir faiz artışı olacağı beklentisiyle doların
desteklenmesinden kaynaklanıyor. Ama Avrupa Merkez Bankası tahvil alımlarında
sonlandırma ya da sınırlama eğilimine girerse, avronun dolar karşısındaki değerinde
çok fazla bir gerileme söz konusu olmayabilir. Parite, 1,20 – 1,15 arasında gidip
gelebilir. Bu da bizim için avantajlı bir durum.”
2018’in ilk 3 ayına dikkat2019 yılında seçimlerin olacağı gerçeğinin, gelecek seneyi avantajlı kıldığına dikkat
çeken Yıldırımtürk, devletin bu çerçevede vatandaşı memnun edeceği tahmininin
olumlu beklentiyi beslediğini söyledi. İyimserlikler arttığı sürece, bu faktörün iç
piyasada bir miktar hareketliliği sağlayabileceğine işaret eden Para ve Altın Piyasaları
Uzmanı, “her sene olduğu gibi yılın ilk 3 ayı çok önemli” diyerek konuşmasını şu
sözlerle sürdürdü:
“İlk üç ayı kazasız belasız atlatırsak, yabancının da buraya daha rahat gelme ihtimali
var. Ama borsa cephesinde yabancıların getirdiği hareketliliğin 2018 yılında devam
edeceğini sanmıyorum. Likidite daralması olacaksa, para adresine doğru geri
dönecektir. Doları önümüzdeki sene itibariyle yıl içinde en kötü 4 TL olarak
görüyorum. 2017 yıl sonunda 3.75 – 3.77 civarında kapatacağımızı tahmin ediyorum.
Vatandaşın 2017 başından beri döviz tevdiat hesabında artış var. Faizler de yüksek
olduğu için orada fazla bir endişesi yok. Yeni bir alım için beklenti söz konusu değil.
Sadece gerek reel sektörün kendi ihtiyaçları ya da borç ödemelerine yönelik bir döviz
ihtiyacı olur. Turizmde geçen seneye göre bir gelişme olursa bizi biraz rahatlatır.
2017’yi çok kötü geçirdik. Ama komşularla ilişkilerimiz biraz daha düzelirse,
ekonomi de toparlanır. Ben 2018 için çok endişeli değilim ama temkinli olmakta
fayda görüyorum.”
Üretici ne yapmalı?
Geçen yıl vatandaşı da kapsayan borç ödemelerinin taksitleri düşünüldüğünde,
harcamaları kısılacağının gözüktüğünü belirten Mehmet Ali Yıldırımtürk “Reel
sektörün çok durgun olmasının ya da piyasada para yok denilmesinin bir nedeni de
bu. Bu arada enflasyonun da yükselmemesi için nisan ayından beri merkez sıkı para
politikası uyguluyor. Enflasyon komitesinin fiyat kontrolü ile ilgili girişimleri var ama
bunu da önleyemiyoruz. Enflasyonu düşüremeden de Merkez Bankası faiz
indiremeyeceği gibi sıkı para politikasından da vazgeçmeyecektir” dedi. En kötüyü
2017’de yaşadığımızı ifüde eden Yıldırımtürk sözlerine şöyle devam etti:
“2018’de hemen iyiyi yaşayamayız. Ama biraz daha iyi olacaktır. 2018’i çok endişeli
geçireceğimizi sanmıyorum. Dolardaki beklentim, ilk üç ayda 4 TL seviyesinde. Buun
üstüne çıksa da kalıcı olmayacağını düşünüyorum. Ağustosun sonuna kadar gelirlerle
sakinleşiyor ve sonra senenin sonuna kadar yükseliş geliyor. Bence dolarda taban 3,65
ve bunun altını görmez. Ama 4 TL’yi görmek çok şaşırtıcı olmaz. Avro dolarda da
1.15 – 1,20 parite aralığını bekliyorum. Belki AB tahvil geri alımlarını sonlandırırsa,
1.22 olabilir. Ama bu Avrupa ekonomisini nasıl etkiler; tartışılır. Avro’nun değeri de
4,30 ile 4.80 arasında gidip gelir diye düşünüyorum. Dünyada parite savaşı sürecektir.
2018’de faizlerde yükselme ya da bu seviyenin altına gelmeme durumu var.
Enflasyonda da ilk 3 ayda tek hane olmayacaktır. İşsizlik de de katılık devam
edecektir.”
Para piyasalarındaki bu fotoğrafa karşılık 20 ay vadeyle çalışan bir reel sektör
gerçeği var. İşadamlarına özellikle ilk 3 ayda ne tavsiye edersiniz?
“Bu süreçte özellikle borçlanmalarını biraz daha temkinli tutmaları gerekiyor. Kar
marjlarını biraz daha düşürüp, daha hızlı tahsilat yapacak bir noktaya gelmeleri lazım.
İç piyasada çok büyük bir ışık gözükmüyor. Üretimlerinin yapısında ihracat odaklı
yaklaşmaları ve en azından komşularımıza ihracatın yollarını aramalılar. Yine stoksuz
çalışmak çok önemli. Stok maliyeti çok yüksek. Artık ‘para kazanmaktan vazgeçtik
sermayeyi tutabilelim’ derdiyle meseleye bakmak gerekir.”
Altın fiyatlarına yönelik öngörünüz nedir?“Altın fiyatları, yüksek likiditenin getirdiği büyük bir spekülatif hareket içinde.
Merkez bankalarının rezerv olarak aldığı altın, bunu destekliyor. Dolayısıyla altın
fiyatlarında bin 200 – bin 350 dolar aralığında harekete ttik. Sene sonuna kadar, ABD
faiz artırımıyla ilgili beklenti etkisiyle yine altının onsunun bin 220 – bin 250 civarına
gerileyebileceğini düşünüyorum. Vatandaş geçen sene itibariyle Cumhurbaşkanımızın
tavsiyesiyle de döviz yerine altın almayı tercih etti. Birikimleri olanlar portföylerini
altınla doldurmaya başladılar.”
Bitcoin ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
“Bence bu alanın geleceği çok iyi. Şu an bir kumar aracı gibi görünüyorsa da, gelecek
burada.. Ama şu anki rakamdan bitcoin alınır mı derseniz, ben almam. Her sektörde
yeni bitcoinler oluşturacak kurumlar ortaya çıkmaya başladı. Şu an uzak durulmasını
tavsiye etsem de, gözardı etmeden, geleceğe yönelik takip etmekte fayda var. Bugün
için ise çok riskli. İşadamlarının bundan şu an itibariyle uzak durmasını öneririm.
Reel sektör bu hataya düşmesin. Sadece izlesin ve kayıtsız kalmasın.”
Kaynak: AYSADVizyon Dergisi