Halk, ekmeğinin peşine düştü. Düşerken de hesap 1 TL idi. Aralık ayında 142 yeni Halk Ekmek büfesinin açılması talebi reddedilmişti. Şimdi İBB Meclisi’nde oybirliğiyle kabul edildi. Elbette bunda talep ret olunca, devreye giren gezici büfelerin de etkisi büyük.
Muhtemelen uzayıp giden kuyruklar iktidarı rahatsız etmiş olmalı ki, iktidara mensup Meclis üyeleri aradan bir ay geçmeden yeni büfelere onay verdiler. Çünkü en temel ihtiyaç olan, fakirin sofrasının katığının alınabilmesi için kuyrukların oluşması, ekonomiyi makyajlamaya çalışan bir yönetim için sorunun deşifresi niteliğini taşıyordu.
Yani günün sonunda halkın ekmeğine değil, ortaya çıkan fotoğrafın tedirginliğine olumlu oy verdiler. Öyle ya da böyle büfeler açılacak. Ama asıl burada okunması gereken halkın 1 TL için hesap yapacak duruma gelmiş olması.
Özellikle kuyruktaki insanlarla yapılan röportajlarda 1 TL’nin para üstü olarak öneminin farklı insanlar tarafından dile getirilmesi dikkatle okunması gereken bir yan. Bir taraftan baktığınızda tasarruflu olunması önemli. Ama asıl mesele, o 1 TL’lerin birikerek, başka bir ihtiyacı giderme zorunluluğu.
Gerçek şu ki, vatandaş ekonomik olarak çok zor durumda. Geliri büyük ölçüde kesilmiş, borcu boyunu aşmış ve elindeki kıt kaynaklarla geçinemiyor. Hele şimdi havaların soğumasıyla doğalgaz faturası korkusunun başlaması çok daha anlaşılır bir hal almıyor mu?
Yoksa siz de abartıldığını mı düşünüyorsunuz? Eğer bir vatandaş, çocuğuna ilaç alabilmek için evdeki yiyeceğini tanıdığı bir esnafa satmak zorunda kalacak kadar çaresizlik içine düşmüşse ve siz halen bu durumu abartılı buluyorsanız, sokakta ne yaşandığından haberiniz yok demektir.
İşsizlikle açlık fiyatına çalışmak arasında kalan bir halkın, boş başarı söylemleri dinlemeye mecali kalmadığı bir fotoğraf içerisinde yaşıyoruz. Ne var ki halen yaşananları siyasetle ya da muhalif olmakla değerlendirecek kadar aciz, vicdanını yitirmiş bir kitlenin varlığı, bundan daha fazla can acıtıyor.
Birleşik Metal- İş Araştırma Merkezi (BİSAM) geçtiğimiz günlerde dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenebilmesi için gereken bütçeyi açıkladı. 2 bin 478 TL... Yani henüz ulaşılamayan, şubat başında ilk kez alınacak olan yeni asgari ücretin sadece 347 TL altı. Lüks yiyeceklerden değil, kalori hesabı ve ferdin ihtiyacıyla yapılmış bir hesaptan söz ediyoruz.
Oysa biz 2 bin 825 TL’ye insanların geçinebileceğini varsayıyoruz. BİSAM’ın araştırmasında o rakam da var. “Eğitim, sağlık, barınma, eğlence, ısınma, ulaşım gibi giderler ile birlikte bir ailenin yapması gereken harcama tutarı en az 8 bin 570 TL.”
Yani Şubat 2021’de almaya başlayacağı ve yılın sonuna kadar sabit olarak eğer halen bir işi varsa alabileceği, çalışan nüfusun yüzde 43’ünün ücreti olan asgari ücretin 5 bin 925 TL üzeri...
Elbette o da bugün itibariyle... Her geçen gün artan yaşam maliyetleri, yetişilemeyen fiyatlar, eriyen alım gücü önümüzdeki aylarda ortadaki açmazın boyutlarını daha da büyütecektir. Üstelik bu rakamların içerisinde daha önce aldığı ihtiyaç kredisi ya da kullandığı kredi kartı borcunun taksiti yok. Hele ki bir de emekliyse, EYT’liyse, ücretsiz izne gönderildiyse ve işsizse zaten bu olanağı dahi bulunmuyor.
İşte bu manzara içinde 1 TL’lik ekmeğin peşine düşülmesi, kuyruklar oluşması son derece doğal. Acı olan ise bu sorun kabul edilip çare aranacağına, kuyruklar ortada görünmesin diye daha önce reddettiği yeni büfelere onay veren bir yönetim zihniyeti. Acı ama gerçek olan bu.
[email protected]