"1 ARALIK PAYLAŞMA GÜNÜ"
Paylaşma Günü vesilesiyle hatırlanacak, özellikle yaşamakta olduğumuz Pandemi nedeniyle işini, gelirini tamamen veya kısmen kaybeden insan o kadar çok ki... Uzaktan eğitime uzak o kadar öğrenci var ki internet erişimi, internete bağlanacak cihazı olmayan... Ve yanında yardım edecek insana ihtiyacı olan öyle çok yaşlılar... Ve anne babasını virüse kurban vermiş o kadar çok öksüz, yetim... Sığınmacılar, depremlerde yersiz yurtsuz, kimsesiz kalanlar...
Yoksulluk ve işsizliğin en çok zarar verdiği dezavantajlı gruplar, kadınlar...
Güvenilir bir araştırma firmasının yaptığı çalışmaya göre ülkemizde hanelerin yüzde 29’unun geliri yaşamsal harcamaları karşılayamıyor ne yazık ki.
BM'nin 'Gölge Pandemi' olarak adlandırdığı hak kayıplarının bilançosu da hayli ağır.
PEKİ, PAYLAŞMA GÜNÜ'NDE NE YAPABİLİRİZ?
Yoksulluğun getirdiği sorunları hafifletmek için yeni çözüm yolları geliştirebilir, bu konuda kendimiz bir girişim başlatıp etrafımızdaki insanları örgütleyebiliriz. Hak temelli sivil girişimleri desteklemek için de "1 Aralık 2020 Paylaşma Günü" harika bir başlangıç olabilir...
SORUMLULUK...
İçinde bulunduğumuz zamanda, yaşadığımız çevrede maddi-manevi muhtaç durumda olan 'canlardan' kendimizi ne kadar sorumlu hissedebiliyor ve yardım etmek için çırpınıyorsak o kadar insan oluyoruz. Sosyal varlıklar olduğumuzun bilinciyle sadece kendimizi "kurtarma"nın başarı sayılmayacağını anlamak zorundayız.
KAHIR DA EĞİTİRMİŞ...
Derler ki, karadutun lekesini sadece kendi yaprağı çıkarırmış... Pandeminin "öğrettiği" bir konu da kendi yaramızı ancak kendimizin ve en yakınımızdakilerin sarabileceği gerçeği oldu. Yasaklarla ulaşamadığımız aile büyüklerimizi kapı komşularına emanet ettik çoğu zaman. Komşular yerimize koştu yardım etti akrabalarımıza...
HAYDİ !..
Ulaşabildiğimiz ilk muhtaç kapıyı incitmeden tıklatma, "iyiliği" zamansız mekansız yaratma, yayma, sürdürme, iyiliğin kanatlarında hafifleyip uçma zamanı...