Sevgili dostlar, bugün evlerimizde büyük bir sorun olan gıda israfından söz edeceğim. Aile bütçelerimizdeki büyük kara deliklerden biri olan bu konu maalesef gözlerimizden kaçıyor. Bunun çetelesini tuttuğumuz zaman ne kadar büyük bir israf yaptığımız gözler önüne seriliyor.
Sevgili dostlar, evimize bize vitamin sağlasın, bizi güçlendirip kuvvetlendirsin diye aldığımız meyve ve sebzelerin önemli kısmının çöpe gittiğini biliyor muydunuz? Hemen bizim evde bu olmuyor dediğinizi duyuyor gibiyim. Ama maalesef gerçek bu.
Cennet vatan ülkemiz, sebze ve meyve konusunda birçok ülkeyi kıskandıracak boyutta. Çeşit çok, üretim fazla ve dünya ortalamasına göre ucuz. Biz bu ucuzluk içerisinde sevip beğendiğimiz bir ürünü daha uygun bir fiyata gördüğümüz zaman dayanamayıp hemen tüketebileceğimizin çok üzerinde bir miktarı alıyoruz. Buzdolabında da dursa insanın canı fazla yemeyi istemediği için burada çürüyüp bozulmayı bekliyor. Yemeği yapılmış olsa bile o da yenmediği için çöpe gidebiliyor.
Bu konuda Avrupalılar daha iyi konumda. Bu urum, meyve ve sebzelerin önemli bir kısmının ithal edilmesinden kaynaklanıyor. Onlar da kilo ile değil, çoğu ürünü yiyebilecekleri kadar, adet ile satın alıyorlar. Bu da meyve sebze israfını büyük ölçüde önlüyor.
Sevgili dostlar, bizim israf ettiğimiz ürünleri dünyanın bazı yerlerindeki insanlar ne yazık ki rüyalarında bile göremiyor. Birleşmiş Milletler’in hazırladığı bir rapora göre dünyada çöpe giden yiyeceklerin 4’te 1’inin kurtarılması ile dünya üzerinde açlık sona erecek. Ne kadar acı verici bir durum değil mi? En azından israf etmeyerek bu vebale ortak olmayalım.
Sevgili dostlar, gıda israfı, hem kendi cebimiz için hem de ülke ekonomisi için büyük kayıplara yol açıyor. Bu nedenle hem cebimizi hem ekonomimizi düşünerek bilinçli tüketim yaparak israftan kaçınmalıyız. Tüketebileceğimiz miktarda gıda alışverişi yapmalıyız.
Açlığın ve israfın bittiği bir dünya dileklerimle, sağlıcakla kalın…