8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle bir
açıklama yapan Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Genel Başkan Yardımcısı Av.
Şükran Eroğlu, “08 Mart 1857’ de Amerika’da Kadın Tekstil işçileri “Eşit İşe
Eşit Ücret “talebiyle başlattıkları grevde fabrikada çıkan yangında yanarak
öldüler. Onun içindir ki; 8 Mart bir kutlama günü değil, kadına yönelik her
türlü ayrımcılığa ve şiddete karşı çıkma günüdür” dedi.
Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Genel Başkan
Yardımcısı Av. Şükran Eroğlu, açıklamasına şöyle devam etti.
“Dünya’da örgütlü tüketici mücadelesi 1935 yılında
ABD’de kadınların öncülüğünde Detroit ve çevre illerde üretilen ve satılan
pahalı, sağlıksız et ve diğer gıda maddelerinin tüketilmemesi için büyük çapta
etkili boykotlarla başladı ve bütün dünyaya yayıldı. Kadınlar tarih boyunca tüm
dünyada değişimin, gelişimin ve hak arama özgürlüğünün önderleri oldular.
2019’da 474 kadın öldürüldü
Ancak aradan bu kadar uzun yıllar geçmesine rağmen
kadınlar hala erkeklerle eşit hale gelemediler, hala hak arama mücadelesi
veriyorlar, hala ayrımcılığa ve şiddete uğruyorlar.
Günümüzde de kadınlar sadece kadın olmaları nedeniyle
öldürülüyor, cinsel taciz ve tecavüze uğruyor ve en güvende olması gereken yerde,
‘evinde ve ailede” yoğun biçimde şiddet görüyorlar. 2019 yılında 474 kadın
öldürüldü.
Ülkemizde hala bir milyon sekiz yüz binden fazla kadın okuryazar değil. Kadın istihdamı %28 iken erkek istihdam oranı % 80’lerde. Dünya ekonomik Forumu araştırmasına göre Türkiye Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği sıralamasında 144 ülke arasında 131. sırada. Siyasette temsiliyete baktığımızda TBMM’de kadın temsiliyeti % 17, yerel yönetimlerde % 3. 1926 yılında kabul edilen ve kadına yurttaş olma hakkı veren Medeni Kanun ile elde edilen haklardan geri adım atılıyor ve bu haklardan geriye giden yeni düzenlemeler yapılıyor. Nüfus Hizmetleri Kanununda yapılan değişiklikle müftülere nikah yetkisi verildi, şimdi de yoksulluk nafakasının kaldırılması için kamuoyu oluşturulmaya çalışılıyor ve aile hukukunda arabuluculuğun zorunlu hale getirilmesi gündeme getiriliyor.
Kadına şiddet ve ayrımcılık, insan hakkı ihlalidir
Bir yandan ekonomik kriz, diğer yandan da giderek artan
yoksulluk en fazla kadınları zorlamakta. Kadınlar barış ve kardeşlik içinde
yaşamak, özgür ve eşit olmak, birey olarak kabul görülmenin mücadelesini
veriyorlar. Bu mücadele insan hakları mücadelesidir ve kadına yönelik şiddet ve
ayrımcılık insan hakkı ihlalidir.
Sevgili kadınlar; bütün bunlar biz kadınları daha da
yoksullaştırmak, Cumhuriyetle elde ettiğimiz haklarımızı elimizden almak, bizi
evlerimize hapsedip anne ve eş rollerinin ötesine geçirmemek için yapılan
hamlelerdir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ‘Kadınlara Karşı Her Türlü
Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi-CEDAW ve Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi
Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi-
İstanbul Sözleşmesi’ne imza atmıştır ve sözleşme gereği verdiği taahhütleri
yerine getirmekle yükümlüdür. Anayasamızın 90. maddesi ile de uluslararası
sözleşmeler kanun hükmünde kabul edilmiştir. Ancak yapılanlar ve yapılmak
istenilenler uluslararası sözleşmelere aykırıdır.
“Mücadeleye devam edeceğiz”
“Ne yaparsanız
yapın, bizi durduramayacak ve bizi tüketemeyeceksiniz” diyerek açıklamasını
tamamlayan Şükran Eroğlu; “Dünya Kadınlar Günü’nde demokrasi ve özgürlük
mücadelesinde hayatını kaybeden ve kadın cinayetlerinde katledilen tüm
kadınlarımızı saygıyla anıyoruz ve toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanana kadar,
şiddetten arındırılmış bir toplum yaratana kadar, ekonomide, eğitimde, iş
hayatında ve siyasette erkeklerle eşit hale gelene kadar, mücadeleye devam
edeceğiz” dedi.