Seçimlerin ve üniversite sınavlarının geride kalmasıyla birlikte binlerce yurttaşımız yollara döküldü. Her biri tatile ya gidiyor ya da dönüyor. Geri kalanlar da ağustos ayında kışlık erzaklarını alıp getirmek, oradaki tanıdıklarını ziyaret etmek için memleketlerine gidip gelecekler.Kalanlar da yaşadıkları şehirlerde işyerlerine ulaşmak, iş aramak ya da üniversiteye hazırlık için eğitimine devam etmek için yine yollarda olacak. Herkesin ortak bir söylemi var. Aslında iktidarın da en çok savunduğu konuların başında bu geliyor. Çünkü sağlıktan eğitime kadar her şey iflas edince, geriye bir tek övünecek yollar kaldı.Vatandaş yolun rahatlığına bakar. Kendi payına da haklıdır. Ama yol, vatandaşın gidip gelmesi için yapılmaz. Üzerinde bir ekonomi yaratmak adına yapılan bir yatırımdır. Biz üzerinde ekonomi yaratmayan, dünyanın en pahalı yollarını yapıp, Cumhuriyet tarihi boyunca biriktirdiklerimizi ilgili Bakanlar’ın açıklamalarından anladığımız kadarıyla yollara döndük.Bununla da yetinmedik; onları bizim değerlerimizle yapıp, sonra onların üzerinden geçmek için vatandaştan para istedik. Geçmiyor mu? Geçiş garantili özelleştirmeler yaptık. Geçmesek de o yolların parasını geçmişiz gibi ödüyoruz.Bu durum daha çok şehirler arası yollar için geçerli. Bir de günlük hayatta kullandıklarımız var. Milyarlarca dolar borçlanıp bu yolları, geçişleri, viyadükleri yaptık. Ulaşım için bazı sistemler kurduk. Neyle? Elbette yine bizim paramızla...Fakat yapılması için parasını ödemekle kalamıyoruz. Bunu kullanırken de cebimizden yol geçiyor. Mesela artık İstanbul’da hiçbir yere tek vasıta ulaşma olanağı kalmadı. En az iki ya da üç vasıta kullanarak işimize, okulumuza ya da gideceğimiz yere varıyoruz.Peki iş burada bitiyor mu? Son açıklanan enflasyon verilerine bakın. Resmi rakamlara göre dahi 2003 yılından bu yana ulaşılmış en büyük enflasyon seviyesine geldik. Gözüken o ki daha da artacak. Gerçek hayat ise çok daha yıpratıcı ve yüksek enflasyon içinde yaşanıyor.Yine de resmi enflasyonu bile dikkate alırsak, giderlerimiz içinde hayatın çelişkisine bakın ki en büyük yıpranmayı ulaştırma harcamalarımızda yaşadık. 2018 yılı Haziran ayında açıklanan enflasyona göre, yıllık enflasyonda en büyük darbeyi yüzde 24,26 ile ulaşım giderlerinde gördük.Hanginiz bu oranda zam aldı? Elbette hiçbiriniz... Peki ne var bunda diyeceksiniz? Çalışıyorsanız ve işi olan şanslılardan iseniz, aldığınız zammın en az iki katı düzeyinde işe gidip gelme maliyetiniz arttı demektir.Öğrenci iseniz, cebinize konulan harçlıklardan yollara daha çok harcama yapıp, belki de öğle yemeğini atlatmanız gerekecek bir durumla karşı karşıyasınız. Hele ki işsizseniz; durum fena... Prof. Dr. Osman Altuğ bunun tanımını yaparken şöyle der: İşsiz adamın enflasyonu yüzde 100’dür. Çünkü hiç geliri yoktur. Her artış onu bire bir etkiler.İşsizseniz ve iş aramaya gidiyorsanız, artık geçmişe oranla yüzde 25 fazla parayı cebinize koyabilmeyi başarmanız gerekiyor. Kısacası elimizde avucumuzdakini satarak ya da yurtdışından borçlanarak parasını ödediğimiz yollarda gidip gelmek için fahiş fiyatlar ödeyip, geçmezsek yine de parayı işletenin cebine koyuyoruz.Yazının tamamı için tıklayınız
GÜNDEM
09 Temmuz 2018 - 11:00
Cebimizden yol geçti
Çetin Ünsalan yazdı: Cebimizden yol geçti
GÜNDEM
09 Temmuz 2018 - 11:00