Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle birçok şirket arka arkaya konkordato başvurusunda bulunurken, konkordato başvurusu yapan sektörlerin başında inşaat şirketleri yer alıyor.Birgün'de yer alan habere göre bu şirketler arasında inşaat sektöründe yüzden fazla projeyle faaliyet gösteren Nuhoğlu İnşaat, elindeki projelerin sözleşmesi 680 milyona liraya dayanan Palet inşaat, sektörde 37 yıldır faaliyet gösteren Ceylan İnşaat gibi firmalar yer alırken, konkordato ilan eden onlarca inşaat şirketinin binlerce müşterisinin ne yapacağı, mağdur olup olmayacağı merak konusu.
Tüketici Hakları Derneği Başkanı Fatih Dinler, sözleşmelerin burada kilit önemde olduğuna işaret etti: “Geçtiğimiz iki üç yıl içinde de benzer durumlar oldu aslında, iflas eden şirketler karşısında alacaklıların benzer talepleri oldu. Bugün bu sayılar konkordato ilan edenlerle birlikte arttı. Bununla ilgili yapılması gereken şeyler var. Eğer burada bir daire satın alındıysa öncelikle yapılan sözleşmede konutun teslim edileceği süreçte sözleşmeye bir aykırılık var mı buna bakmak gerek. Şartlarda aykırılık varsa, sözleşme bitimine uyma sorunları oluyorsa ihtar çekmek gerekiyor. İhtar çektikten sonra eğer konkordato ilan eden firma bu sürede itiraz etme sürecine giriyorsa orada hukuki bir süreç başlatılması gerekiyor. Onun dışında sözleşmeye aykırı davranmıyorlarsa normal bir prosedür işliyor demektir.”
Konuya dair konuştuğumuz Uluslararası Tüketiciler Derneği Genel Başkanı Sebahattin Doğan ise süreçteki hukuksal problemlere değinerek şunları söyledi: “Öncelikle belirtmek istediğim şey Türkiye’de hukukun bitmiş olduğudur. Buna rağmen biz hukuk arayışımızı bitirmedik. En önemlisi tüketicileri mağdur eden konkordato ilan eden firmaların bu zararı karşılaması gerekiyor.
Eğer konkordatoyu devlet kabul ediyorsa ve bu bir haksa, tüketicinin de evini alması haktır. Bu konuda bugünkü mevcut konumda devlet ne kadar tüketicinin yanında olur bunu bilemiyorum. Bu konuda açılmış veya sonuçlanmış bir dava olduğunu bilmiyorum. Ancak özellikle belirtmem gereken şey şu; tüketiciler bir örnek dava açsınlar. Bununla ilgili hukuki sürecin takip edilmesi gerekiyor. Aksi halde sürecin nasıl işleyeceğini kestirmek pek mümkün değil.”
Doğan konkordatonun da suiistimal edildiğini belirterek şöyle devam etti:
“Konkordatonun bugün suiistimal edildiğini de düşünüyorum. Fütursuzca bunu art niyetle kullandığını açıklayanlar da var. Hükümet kurtarmak istediği firmalara göz yumup istemediklerini batırıyor. Konkordatolarla ticaret erbabının hak kullanmasını müsaade eden devlet, tüketicinin de haklarını korumakla mükelleftir. Elimde net rakamlar olmasa da sadece bir firmanın iki bin civarında mağdurunun olduğunu gördüm.”
Tüketici Hakları Derneği Başkanı Fatih Dinler, sözleşmelerin burada kilit önemde olduğuna işaret etti: “Geçtiğimiz iki üç yıl içinde de benzer durumlar oldu aslında, iflas eden şirketler karşısında alacaklıların benzer talepleri oldu. Bugün bu sayılar konkordato ilan edenlerle birlikte arttı. Bununla ilgili yapılması gereken şeyler var. Eğer burada bir daire satın alındıysa öncelikle yapılan sözleşmede konutun teslim edileceği süreçte sözleşmeye bir aykırılık var mı buna bakmak gerek. Şartlarda aykırılık varsa, sözleşme bitimine uyma sorunları oluyorsa ihtar çekmek gerekiyor. İhtar çektikten sonra eğer konkordato ilan eden firma bu sürede itiraz etme sürecine giriyorsa orada hukuki bir süreç başlatılması gerekiyor. Onun dışında sözleşmeye aykırı davranmıyorlarsa normal bir prosedür işliyor demektir.”
Konuya dair konuştuğumuz Uluslararası Tüketiciler Derneği Genel Başkanı Sebahattin Doğan ise süreçteki hukuksal problemlere değinerek şunları söyledi: “Öncelikle belirtmek istediğim şey Türkiye’de hukukun bitmiş olduğudur. Buna rağmen biz hukuk arayışımızı bitirmedik. En önemlisi tüketicileri mağdur eden konkordato ilan eden firmaların bu zararı karşılaması gerekiyor.
Eğer konkordatoyu devlet kabul ediyorsa ve bu bir haksa, tüketicinin de evini alması haktır. Bu konuda bugünkü mevcut konumda devlet ne kadar tüketicinin yanında olur bunu bilemiyorum. Bu konuda açılmış veya sonuçlanmış bir dava olduğunu bilmiyorum. Ancak özellikle belirtmem gereken şey şu; tüketiciler bir örnek dava açsınlar. Bununla ilgili hukuki sürecin takip edilmesi gerekiyor. Aksi halde sürecin nasıl işleyeceğini kestirmek pek mümkün değil.”
Doğan konkordatonun da suiistimal edildiğini belirterek şöyle devam etti:
“Konkordatonun bugün suiistimal edildiğini de düşünüyorum. Fütursuzca bunu art niyetle kullandığını açıklayanlar da var. Hükümet kurtarmak istediği firmalara göz yumup istemediklerini batırıyor. Konkordatolarla ticaret erbabının hak kullanmasını müsaade eden devlet, tüketicinin de haklarını korumakla mükelleftir. Elimde net rakamlar olmasa da sadece bir firmanın iki bin civarında mağdurunun olduğunu gördüm.”