Tüketici Postası - Nejla Sakınmaz - Özel Haber67 yaşında olan yaşar bodur ilkokul mezunu ve tam bir meslek erbabı. Leblebiyi anlatırken gözlerindeki ışığı fark etmemek imkânsız. Nohudun leblebiye dönüşmesini sanat olarak ifade eden Yaşar Bodur etrafındaki her olaya kafa yoran ve bunları yazıya döken birisi aynı zamanda. Tam yarım asırdır aynı dükkânda leblebilerini kavurup müşterilerine sunuyor. Yaşar ustayla konuşurken zamanda kısa bir yolculuk yapmanın heyecanını da yaşadık.İlk olarak leblebi kavurma hikâyesinin nasıl başladığını sorduğum Yaşar Bodur, babasının hastalanması nedeniyle artık başka birisinin yanında çalışamaz duruma geldiği anlatıyor. O zamanlar 7 yaşında olan Yaşar usta bu durumun kendisini nasıl umutsuzluğa düşürdüğünü ve endişelendirdiğini ifade ediyor. Babasının bir ocak alıp evde leblebi kavurup satma düşüncesi ise kendisine tarifsiz mutluluk ve umut vermiş. Evde kavurdukları leblebileri babasıyla birlikte leblebicilere sattıklarını anlatan Yaşar Bodur, “ Ben hayranlıkla leblebi dükkânlarına bakar ve kendi dükkânımız olacağı zamanı hayal ederdim” diyor.En önemli şey kaliteÇorum Hitit Fuar ve Festivali çerçevesinde her yıl düzenlenen ‘Leblebi Yarışması’nda çok sayıda birinciliği bulunan Yaşar Bodur’a yarım asırdan fazla zamandır ayakta kalmasının sırrını sorduğumuzda “Çok güçlü rakiplerimiz var. Her türlü teknolojiden yararlanıyorlar. İşin sırrı kalite ve yaptığınız işe ruhunuzu katmanız gerekir” diye açıklıyor. Yaşar Bodur leblebi yapımını anlatırken ve babasından kalan elekleri, kendi yaptığı elekleri ve tokmakları bize gösterirken duyduğu heyecanı ve işini nasıl aşkla yaptığını görünce işin sırrını biz de anlıyoruz.Leblebinin çok tüketilmesinin nedenini saf ve doğal olmasına bağlayan Yaşar Bodur, “Nohudun leblebiye dönüşmesinde hiçbir kimyasal madde kullanılmıyor. Bu nedenle herkes rahatlıkla tüketebilir” diyor. Günümüzde leblebinin ballı, çikolatalı, kahveli, tuzlu gibi çeşitliliğinin artmasını ise “Doğal olan leblebiye hangi kaplamayı yaparsanız yapın lezzetine lezzet katıyor” diye ifade ediyor.“En değerli miras müşteridir”Yedi yaşında babasının yanında leblebiciliğe başlayan Yaşar Usta 59 yıldır leblebi ustası ve 50 yıldır aynı dükkânda müşterilerine hizmet veriyor. Babasından devraldığı mesleğini o da oğluna bırakacak. Oğluyla birlikte çalışan Yaşar Usta “En değerli miras müşteridir, dürüst ve itibarlı bir esnaf için. Ben bu itibarımı ve mesleğimi oğluma bırakmak istiyorum” diyor. Dedesinin adını taşıyan Osman Bodur ise doğduğundan beri leblebiyle haşir neşir olduğunu ancak henüz babası kadar mesleğe vakıf olmadığını söylüyor ustasının yanında.Nohudun leblebiye dönüşme serüveniYaşar Bodur, nohudun leblebiye dönüşme serüvenini, “Geçmişte hiçbir teknoloji yokken işlerini iyi yapan insanları şükranla anıyorum, mekânları cennet olsun” diyerek anlatmaya başlıyor. Her yörenin insanının kendi yöresinin damak tadına alışkın olduğunu söylüyor ve leblebi yapımında kullandığı nohutları kendi yöresinden tercih ettiğini belirtiyor. Nohuda yapılan ilk işlemin kalburlarla elenmesi olduğunu anlatıyor. “Eskiden kuşgözü denilen deriden yapılan eleklerden elenirdi” diyen Yaşar Bodur babasından kalan deri ve diğer kalburları da hala dükkânında kullanıyor. Eleklerini kendisinin yaptığını anlatan Yaşar Usta, eleme işlemiyle nohutların büyüklüklerine göre tasnif edilmiş olduğunu söylüyor. Eleme işleminden sonra nohutların taş ve çöpleri ayıklanıyor ve ilk fırınlama işlemi yapılıyor. Fırınlama yapılan tavanın konik bir derinliği olduğunu ifade eden Yaşar Bodur “Bunun nedeni tavanın neresinden ve nasıl karıştırılırsa karıştırılsın nohutların tamamı karışmış oluyor ancak yine de bir teknikle karıştırılması gerekir” diye belirtiyor. 3-5 gün bekledikten sonra ikinci fırınlamanın yapıldığını söyleyen Yaşar Bodur, “Eskiden iki fırınlama yeterli gelirdi çünkü nohutlar tarlada yığın ve harman olduğu için belirli bir pişkinliğe erişmiş olurdu fakat günümüzde teknolojinin ilerlemesiyle nohut bir gün tarlada kalıyor ikinci gün depoya giriyor. Bu nedenle iki fırınlama yeterli olmadığında üçüncü kez fırınlamak gerekebilir” diye anlatıyor. Fırınlanmış nohutlar serilerek yumuşaması bekleniyor ve yeteri kadar dinlenen nohutlar tahtadan yapılmış oluklarda ıslanıyor. 20-24 saat kadar mayalanıyor. Sonra tekrar eleniyor. Eleme işlemi için olmazsa olmazlardan diyen Yaşar Bodur “İri nohut çabuk pişmez ufaklar çabuk pişer, fırınlamada hata olmasın diye bu elemeler yapılmalıdır” diyor.Sonra nohutlar ocağa konulur ve tokmakla karıştırılarak nohutların kabuklarının soyulması sağlanır. Son kez elenir kırıkları ve kepeği ayrılsın diye. Müşterilere ulaşmadan önce son işlem olarak tekrar bir kavurma işlemi yapılır ve nohut leblebiye dönüşmüş olur.“Teknoloji gelişse de yapılan işlemler aynı” Teknolojinin gelişmesine rağmen geçmişte hangi işlemler yapılıyorsa günümüzde de aynı işlemlerin yapıldığını söyleyen Yaşar Bodur, kullanılan aletlerde değişiklik olsa da aynı işlemlerin yapılmasının şart olduğunun altını çiziyor. Teknolojiden yararlanarak üretimin biraz daha seri ve pratik hale geldiğini aktaran Yaşar Bodur, “Toplam 5 sefer ocak işlemi görüyor, 14 sefer elden geçiyor yaklaşık 50-60 gün kadar zaman geçiyor ve bu işlemler sonucunda bir kilo nohut 600 gram kalıyor” diyor.“Ocak başında leblebiyi kavururken anneniz bile tanıyamaz”Geçmiş zamanda ocak başında leblebinin nasıl kavrulduğunu anlatırken şu değerlendirmeyi yapıyor Yaşar Bodur:“İnsanı en iyi tanıyan annesi veya eşi kapının önünden geçse ocağın başındaki kişiyi zor tanır. Yüzünde leblebi tozundan adeta bir maske oluşuyor ve üzerindeki elbiselerin dahi rengi değişiyordu” diye ifade ediyor. Hindistan”dan leblebi yapmasını öğrenmek için geldiYaşar Bodur Hindistan’dan Satish Gandhi adında bir leblebi tüccarının leblebinin nasıl yapıldığını öğrenmek için 5 yıl boyunca farklı zamanlarda gelip 15 gün kalarak kendisinden leblebi yapımına dair incelikleri öğrendiğini anlatıyor. Satish Gandhi nohut tüccarı olduğundan internette hammaddesi nohut olan ürünleri incelerken leblebiyle karşılaşıyor ve Yaşar ustadan leblebi yapımını öğrendikten sonra Hindistan’da 25 çeşit leblebi üretmeye başlıyor. Satish Gandhi’nin kendisine leblebi yapımını öğretmesi için ne kadar ücret istediğini sorduğunu ancak hiçbir ücret kabul etmediğini belirten Yaşar Bodur “Ben ülkemi ve kendimi iyi temsil etmek istiyorum. Kimseye üç beş kuruşa istediğim bilgiyi aldım diye kendimi ve ülkemi küçük düşüremem” diyor.Günümüzde mesleğini aşkla icra eden gerçek ustaların sayıları her geçen gün azalırken, yolunuz Çorum’a düşerse mutlaka Yaşar ustanın büyük bir özenle ve aşkla kavurduğu leblebileri tatmanızı ve kendisiyle tanışmanızı isterim
GÜNDEM
10 Şubat 2018 - 18:36
Leblebi tozunda geçen bir ömür
67 yaşındaki Yaşar Bodur yedi yaşında babasına yardım ederek leblebiciliğe başladı ve 50 yıldır aynı dükkânda nohudu leblebiye dönüştürerek müşterilerine sunuyor. Yarım asırdır güçlü rakiplerine karşı ayakta kalmasını kalite ve işine ruhunu katmasına bağlıyor. Babasından devraldığı mesleği oğluna bırakacak olan Yaşar Bodur “En değerli miras müşteridir” diyor.
GÜNDEM
10 Şubat 2018 - 18:36
İlginizi Çekebilir