Jale Yanılmaz- Özgür Polad, siber güvenlik uzmanı. Bilgi Teknolojileri ve Bilgisayar Mühendisliği üzerine eğitim aldı. Şu anda Bilgisayar Bilimleri Adli Tıp üzerine master yapıyor, Stanford Üniversitesi Siber Güvenlik programında da eğitim almaya devam ediyor. Türkiye’de ve pek çok farklı ülkede Sistem Yöneticisi, Ağ ve Güvenlik Danışmanı olarak ciddi projelerde görev aldı. Ayrıca, Türkiye’nin internet sektöründe lider konumda birkaç şirkette ve dünyanın en büyük sosyal medya ağında çalıştı. Çok daha önemli olan ise sosyal medya üzerine olan uzmanlığı. Adli, teknik, sosyolojik ve psikolojik analizleri kapsayan multidisipliner çalışmaları ile sosyal medyanın bilinen, bilinmeyen, görünen ve görünmeyen yönlerine hakimiyeti, bu bir yanıyla büyüleyici, bir yanıyla ürkütücü dünyanın içerisinde kaybolmadan yürümenizi sağlayan güvenli bir el gibi.Yurt dışında yaşayan Özgür Polad’a röportaj teklifimizi götürdüğümüzde, yeni dünya düzeninin en etkin araçlarından biri olan sosyal medyanın bu denli uçsuz bucaksızlığı ile tanışacağımızdan bihaberdik. Bir yazı dizisine dönüşen bu röportajın ilk bölümünü tamamladığımızda, sonraki bölümlerin merakı ve heyecanı ile çoktan sarmalanmıştık.Yazı dizimizin bu ilk bölümünde; “Nedir bu sosyal medya?”, “Güvenli midir?”, “Nasıl güvenilir kılabiliriz?”, “Nelere dikkat etmemiz gerekiyor?” sorularının cevaplarını bulacaksınız.-Özgür Bey, konunun alfabesinden başlayıp ilerleyelim dersek, sosyal medya kavramı üzerine bize neler söylersiniz? Nedir bu sosyal medya?Bu çok güzel bir soru, ancak öncesinde “sosyal” ve “medya” kavramlarının ne olduğunu cevaplayayım. Sosyal veya sosyallik bir bireyin kendisine toplum içerisinde yer vermesi, bunu kendine ait bilgi ve belgeleri ortaya koyarak yapması ve bulunduğu toplum içerisinde diğer insanlarla paylaşımda bulunması anlamına gelir. Tam tersi olan asosyal sözcüğü ise bireyin sosyalleşmemesi yani toplumla kesinlikle iç içe geçmemesi ve kendisine ait bir bilgiyi paylaşmaması, etkileşimde bulunmaması anlamına gelir.Bu iki kavram internetin gelişmesi ve yayılması ile beraber sıklıkla kullanılmış özellikle bilgisayar ve internet kullanıcıları “sosyal” ve “asosyal” olarak ayrılmış, genelde asosyal insanlara kötü gözle bakılmış ve şu anda yaşadığımız fiziksel toplumla etkileşimde olmayanlara ise “asosyal” denilmiştir. Bundan rahatsız olan asosyal insanlar, diğer insanlara sanal alem dediğimiz farklı bir olguyu anlatmak yerine internet üzerinde kendi sosyal hayatlarını kurmaya başlamıştır.Günümüzde bu savaş bitmiş ve dönemin asosyal insanları fiziksel topluma karşı savaşı kazanarak onlara sanal ortamın sanal olmadığını, internet üzerinde sosyalleşmenin ise ciddi bir güç olacağını ispatlamışlardır."Hepimiz asosyaliz"Bu açıdan baktığınızda elimizde internet üzerinden sosyal platformlara bağlanmak için telefonları bırakmadığımız, artık tüm vaktimizi bilgisayar kullanarak geçirdiğimiz ve tüm işimizi, bağlantılarımızı ve hatta duygu düşünlerimizi bile bu sosyal ağ üzerinden internet aracılığı ile paylaşarak yaşadığımız ve buna da tezat bir şekilde “sosyallik” dediğimiz dönemdeyiz. O kadar tezat ki aslında fiziksel hayatta hepimiz birer master degree asosyaliz.Medya ise, İngilizce “medium” sözcüğünden anlamlandırılarak türetilmiş basın, haber ve iletişim araçları ile ortam veya toplumlara hitap eden kurum ve kuruluşları ortak isimlendirmek için kullandığımız bir sözcük.Sosyal medyaya, fiziksel hayatta çoğunlukla asosyal olan bireylerin, internet teknolojilerinin gelişmesi, sosyal ağların kurulması ile beraber gerçeğe tezat bir şekilde sosyalleşmeye başladığı yeni dünyada normal yaşamdakinden daha ciddi bir güç birliği olduğunu görünce hükümetlerin, devletlerin, basın ve yayım kuruluşlarının oluşturduğu bir ağ diyebiliriz.“Herkes bir sosyal medya platformu olabilir”Eskiden herhangi bir haberi bir gün sonra gazeteden veya aynı gün radyodan veya akşamında televizyonlardan medya yolu ile alırdınız. Şimdi ise pek çok gazete, dergi, haber kanalı ve basın organları önceliklerini internet üzerinde inşa edilmiş sosyal ağlarda hizmet vermeye kendisini adamış ve artık medya sektörü tamamen bu yolla ayakta kalmaya çalışmaktadır.Bu ikisinin arasında çok küçük ancak ciddi bir fark var; bir gazeteden size verilen haber veya radyo veya televizyondan okuduğunuz bilgi her zaman tek yönlüdür. Yani birisi size bilgiyi vermeden önce bunun hazırlığını yapar, istediği gibi manipüle edebilir ve siz sadece dinleyerek veya okuyarak öğrenirsiniz. En fazla radyoyu alıp duvara vurabilir, gazeteyi buruşturup atabilir veya televizyona terliği fırlatabilirsinizSosyal medyada ise bu böyle değildir, artık etkileşim içerisindesinizdir ve kim olursanız olun, ne bilip bilmediğinize bakılmadan yorum yapabilir, karşı çıkabilir veya yalanlayabilirsiniz. Hatta siz de bir sosyal medya platformu olabilirsiniz.İşte buradaki etkileşim ve bu etkileşimle beraber gelen sosyalleşme ciddi bir güç haline gelince devletler, otoriteler bu geçmişte hiç dikkat etmediği ve yalan dünya diyerek geçtiği bu yeni ve ciddi dünyada kontrol mekanizması elde etmeye çalışmış, buna göre düzenlemeler yasalar çıkarmaya başlamış ve bugün halen bu konuda çalışmalarına devam etmektedirler.“Türkiye’de sosyal medyanın gücü 'Gezi Olayları' ile gün yüzüne çıkmıştır.” Eski medya dediğimizde aklıma ilk bugün cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile eski Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’in katıldığı bir televizyon programı hemen aklıma gelir. Yanlış hatırlamıyorsam Ümit Zileli’nin sunduğu programa katılmışlardı ve önceden belirlenmiş sorular beklerken farklı bir soru geldiğinde programı terk etmişlerdi.Bir başka örnek, Türkiye’de sosyal medyanın gücü şüphesiz gezi olayları ile gün yüzüne çıkmıştır. O güne dek Türkiye’de sosyal medyanın bu denli güçlü olacağı dünyada farklı ülkelerde hissedilmiş olsa da tahmin edilmemişti."Otoritelerin elde etmek istediği tek şey sizi tanımlamaktır."Eski medyada az önce verdiğim örnekte size programa katılanların gerçek ismini, gerçek görevlerini ve önceden belirlenmiş röportajın konusunu ve sorularını söylemiştim.Sosyal medyada ise bunlar yoktur, yani şu anda sizinle ben e-mail üzerinden röportaj gerçekleştiriyoruz. Konumuz belli fakat isimlerimiz, görevlerimiz bile farklı olabilir. Röportaj veya haber içeriği anında değişebilir, siz bunu yayınladığınızdan sonraki süreçte isimlendiremediğiniz milyonlarca internet kullanıcısı bunu okuyarak, itiraz edebilir veya manipüle edebilirler.Burada karşımıza bir başka tanım çıkar; “Anonimlik”.Gerçekte sizi sosyal medya ve internet üzerindeki bütün tehlikelerden koruyacak yegane şey bu anonim olma durumudur yani kimliksizlik.Gerçek hayatta da bütün sosyal dertlerinizden bilinmeyerek, devletlerin size yüklediği sorumluluklardan da örneğin kimliksiz yaşayarak kimlik veya pasaportu yok ederek kurtulabilirsiniz.Otoritelerin elde etmek istediği tek şey sizi kimliklendirmektir yani tanımlamak. Yaşadığımız fiziksel dünya örneğinden gidersek bu dünyada böyle bir durumda iseniz yapacağınız tek şey kimliğinizi değiştirmek olacaktır.Devam edecek…2. Bölüm: İlk Türk hacker arkadaşımdı3. Bölüm: Bir algoritmanız olsun, kimse bilmesin
GÜNDEM
23 Nisan 2018 - 11:00
Sosyal medyada kimliksizleşin
Yazı dizimizin bu ilk bölümünde; “Nedir bu sosyal medya?”, “Güvenli midir?”, “Nasıl güvenilir kılabiliriz?”, “Nelere dikkat etmemiz gerekiyor?” sorularının cevaplarını bulacaksınız.
GÜNDEM
23 Nisan 2018 - 11:00