Jale Yanılmaz/ İstanbul-Ekonomi uzmanlarının, derneklerin, federasyonların ve sivil toplum kuruluşlarının aylar ve hatta yıllardır uyarısını yaptığı ekonomk kriz, yakın zaman önce döviz kurlarının hızla yükselmesi ile sarsıcı düzeyde hissedilir oldu. Halk, asgari düzeyde dahi geçimin daha da zorlaştığı süreci kotarma zorunluluğu içerisine girdi. Sürecin içerisinden hasarsız çıkabilmek için kamu, sivil ve özel sektör kuruluşlarından birlik, dayanışma ve fedakarlık çağrıları yapılsa da, her ekonomik krizde ortaya çıkan fırsatçılık anlayışı değişmedi.Dövizdeki artıştan etkilenmese de bunu bahane edinen mal ve hizmet sunucuları, ürünlerine yüksek oranda artış yaparak veyahut gramajlarında eksiltme yaparak krizin derinleşmesi, tüketicinin yaşam kabiliyetinin azalması pahasına haksız kazanç peşine düştüler.Gün geçtikçe daha da bilinçlenen ve hak arama yollarını öğrenen tüketicilerin bu haksız kazanç ve fırsatçılığa karşı verdikleri tepkiler hükümet nezdinde yeni yönetmelik düzenlemeleri olarak karşılık buldu.31.08.2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik değişikliği ile,TİCARİ REKLAM VE HAKSIZ TİCARİ UYGULAMALAR YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK de değişiklik yapılarak;“19) Girdi maliyeti ve döviz kuru artışı gibi fiyat değişimlerinden etkilenmemesine rağmen bu durumlardan etkileniyormuş gibi hareket ederek tüketiciye sunulan mal veya hizmetin satış fiyatında haklı bir gerekçe olmaksızın artış yapmak.”Düzenlemesi getirildi.Peki bu yönetmelik değişikliği fırsatçıların önünü kesebilir mi?Tüketici dernek ve federasyonları tarafından değerlendirilen bu yönetmelik değişikliği uygulanabilirliği ve önleyiciliği konusunda çözümkar bulunmadı. tüketiciyi koruma derneği (TÜKODER) Genel Başkanı aziz koçal ve Uluslararası Tüketiciler Derneği Genel Başkanı Sebahattin Doğan’a, iktidarın kriz bahanesiyle zam yapılmasına ilişkin önlem olarak açıkladığı yönetmelik değişikliği nasıl uygulanır? Uygulanması mümkün mü? Serbest piyasa ekonomisinde, fiyatların belirlenmesine müdahale anlamı taşıyor mu? Sorularına ilişkin değerlendirmelerini sorduk.Sebahattin DoğanYabancı para bahane, fırsatçılık şahane!Yönetmelik değişikliğinin geç kalınmış bir önlem olduğunu söyleyen Uluslararası Tüketiciler Derneği Genel Başkanı Sebahattin Doğan fırsatçıların ilk vurgunu zaten yaptığını tüm tüketim ürünlerine %20 ile %70 arasında ortama % 40-45 zam yaptıklarını ifade etti. Doğan yönetmelik değişikliğinin uygulama alanı olmamakla birlikte, hükümetin serbest piyasaya müdahale etmesinin olanaksız olduğunu söyledi.Doğan, “Bu yönetmelik değişikliği uygulama alanı minimum olan, bizde bir şeyler yapıyoruz algısı oluşturmaya yönelik bir değişiklik olmaktan ileri gidemez. Gerçekten serbest piyasa ekonomisine müdahale etmek neredeyse imkansız denecek kadar azdır. Bu tip mevzuat değişiklikleri ile uygulama alanı az olan düzenlemeler de fırsatçıları daha da cesaretlendirir. İşin aslı zaten tüketicinin canını yakacak kadar artış, herkesin gözünün içine baka baka yapılmıştır. Biz işin buralara geleceğini 3 ay önceden kamuoyuna yaptığımız uyarılarımızla yapmıştık.Tüketici derneklerinden istifade edilmeden atılacak adımlar kadük kalacaktırÖncelikle konunun TC Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü bünyesinde tüketici örgütleri ile ortak bir çalıştay kurulmak suretiyle ciddi bir şekilde ele alınmasını tavsiye ediyoruz. Buradan tüketici derneklerinin bulunduğu sivil toplum örgütlerinden alınacak üyelerle yeni bir piyasa gözetimi birimi kurulması ve bu kurulun yaptırımlar yapabilme yetkisi olması gerekir. Aksi takdirde tüketici derneklerinden istifade edilmeden atılacak adımlar kadük kalacaktır. Yabancı paralar karşısında TL’nin değer kaybetmesini fırsata çevirenleri mevzuat değişiklikleri ile önlemek mümkün olmayacaktır.Diğer yandan, ülkemizi büyük bir ekonomik krizden kurtarmak için tüm bireylere görevler düşmektedir. Bu görevleri tüketici örgütlerini de yanına almadan yapmanın sonuçları itibari ile cılız kalacağı aşikar ortadadır” diye ifade etti.Kamudaki insan gücünün üçte ikisi özel sektöre kaydırılmalıdırAyrıca yerli üretimin ciddi bir şekilde teşvik edilmesi gerktiğini vurgulayan sebahattin doğan kamu harcamalarının da azaltılmasının ve israfın önüne geçilmesinin zaruri olduğunu söyledi. Ülkenin yetiştirdiği önemli bir insan kaynağının kamuya doldurulduğunu ifade eden Doğan, “Kamunun personel politikasınının radikal bir şekilde değiştirilmesi gerekmektedir. Kamuda istihdam edilen insan gücünün en az 2/3 ünün mağdur edilmeden özel sektörlere kaydırılması elzemdir. Kamu ihtiyaçları ve bu ihtiyaçları temin eden satınalmaların ciddi bir şekilde revize edilmesi ve şeffaflaştırılması sağlanmalıdır. Ülkemizdeki belediye ve belediye birimlerininde yer aldığı tüm kamu kurum ve kuruluşlarının satınalma işlemlerinin (alınacak mal ve hizmetlerin) her ilde kurulacak tek bir kamu satınalma biriminden yürütülmesi gerekir. Bu birimler tüm ihtiyaçlara alınıp alınmaması noktasında müdahale edebilmelidir. Bu kamu satınalma birinlerinde üyelerin tüm toplum birimlerinden seçilmesi gerekir. Bu birimlerde kurulacak üst kurullarda tüketici örgütlerinden, ticari odalardan, ve çeşitli sivil toplum örgütlerinden üyeler alınmalıdır” uyarısında bulundu.Başarmak için hala geç kalınmış değildirYine de başarmak için geç kalınmadığını da sözlerine ekleyen Sebahattin Doğan, “Kamunun denetim görevi ve zaruri personel ihtiyaçları dışındaki tüm insan kaynaklarını özel sektörlere devrederek mal ve hizmetleri buralardan karşılaması gerekmektedir. Ülke kaynaklarının iyi bir istatistik yapılarak maksimum verimli işlenmesi ve uluslararası pazara arz edilmesi gerekir. Zorluk içinde bulunan sektörlerin canlandırılması bu sektörlerin tıkandığı alanların hızla önünün açılması hayata geçirilmelidir. Ekonomik teşviklerin yıllarca yanlış uygulandığı gibi bölgesel değil, tüm ülke çapında eşit şekilde verilmesi gerekir. Başarmak için hala geç kalınmış değildir” ifadeleri ile yönetmelik değişikliği ile ilgili değerlendirmede bulundu.Aziz KoçalTüketiciyi Koruma Derneği ve Tüketici Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Aziz Koçal ise yaptığı değerlendirmede, yönetmelik değişikliğinin, dövizde kur artışlarını bahane ederek, yapılan zamlar ve gramaj oyunları ile tüketiciyi istismar eden, yanlış bilgilendiren satıcılara karşı caydırıcı özellik taşımayacağını ifade etti.Koçal, “Ancak Düzenleme, bir algının oluşması ve kamuoyunun dikkatinin çekilmesi, tüketicilerin bilinçli alışveriş yaparak, gerekli şikayetleri ilgili mercilere yapabilmeleri açısından ilgili maddenin duyurusunun sık sık yapılması ile küçük çapta yapılabilecek istismarları önleyebilir” dedi.Ölçü nedir?Fakat ürünün girdi maliyeti ve döviz kuru artışı değişimlerinden etkilenip etkilenmediğinin tespitinin zor olduğunu ifade eden Aziz Koçal, “ Tüketici şikayette bulundu, örneğin, küçük 1,00 TL ye satılıyor iken, 1,5 Tl satılmaya başlanmış, burada suyun kur artışından dolayı maliyetinde yükselme olup olmadığının tespitini denetim elamanı yada reklam kurulu nasıl yapacak” sorusu ile ölçüm sorununa dikkat çekti.Yönetmeliğin, gramajlar ile oynanarak, fiyat kalemlerinde fazla artış yapmayarak, tüketiciyi aldatan ve kamuoyuna yansıyan hileli satışlar nedeniyle çıktığını söyleyen Koçal, yapılacak artışların önüne geçmenin yolları ile ilgili görüşlerini paylaştı. Koçal, her ürünün bir standart’ının olması gerektiğini, esnaf odalarının, ticaret odalarının, federasyonların, meslek etik kurallarını oluşturması ve bunlara uymayanlara cezai yaptırımlar getirilmesi gerektiğini ifade etti.Meslek etik kuralları olmalıKoçal, serbest piyasanın kuralsız bir piyasa olmadığını, bir mesleğin yada bir ürünün imalattan nihai satışa kadar, kar marjını belirlemede meslek etik kurallara sahip olması gerektiğini ve meslek kuruluşlarının uygulanabilecek en yüksek kar marjını belirlemesi gerektiğini ve yapılacak denetimlerde bu kuralların dikkate alınmasının şart olduğunu ifade etti.Diğer yandan, belediyelerin yetkilerinde olan etiket denetlemelerininin de önemli olduğunu hatırlatan Koçal, “Bir ürün, üzerindeki yazılı gramajdan eksik gramajda ise gerekli işlemler yapılmalı ki burada sadece cezai işlemin önleyici olacağını düşünmüyorum.Bu tür işlemler, aslında tüketiciye hileli satış yapmaktır, diğer bir adı ile dolandırıcılıktır. O nedenle gramaj oyunu yapanlar hakkında dolandırıcılıktan savcılığa suç duyurusunda bulunulmalı. Ya da ceza yasalarında bunları önleyici cezai düzenlemeler getirilmeli, çünkü ortada bir haksız kazanç vardır, ortada tüketiciyi aldatarak tüketicinin üzerinden kazanç sağlamak vardır” dedi.Bakanlık firmaları kamuoyuna açıklamalıAziz Koçal yönetmelik değişikliği ile ilgili değerlendirmelerini şöyle tamamladı: “Sonuç olarak tebliğ hükmü, tüketicide gerekli bilinci oluşturacağı ve küçük işletmelerde az da olsa bir caydırıcılığı sağlayacağına inanmakla birlikte genel anlamda, tüketicinin üzerinden haksız kazanç elde etmeyi meslek haline getirmiş kişileri etkilemeyecektir. Onları caydırabilecek tek etken ceza kanununda buna yönelik bir düzenleme yapılmasıdır. Tabi ki diğer bir etken de tebliğ tanımına uygunluğun nasıl tespit edileceğidir.Burada bakanlığa düşen diğer bir görev ise gramaj oyunları yapan, ya da tüketiciler üzerinden haksız kazanç elde etmeyi alışkanlık haline getiren firmaları kamuoyuna açıklaması, ya da bakanlık sitesinden ilan etmesidir. Tüketicilerin de tüketimden gelen gücçlerini kullanarak bu firmaların ürünlerini almamalarını örgütlenmesi gerekiyor.Son noktayı koyarken, esas olan birazcık TİCARİ AHLAK VE ETİK diyelim.”
GÜNDEM
10 Eylül 2018 - 09:54
Yönetmelik değişikliği fırsatçılığı engeller mi?
31.08.2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik değişikliği ile, "Girdi maliyeti ve döviz kuru artışı gibi fiyat değişimlerinden etkilenmemesine rağmen bu durumlardan etkileniyormuş gibi hareket ederek tüketiciye sunulan mal veya hizmetin satış fiyatında haklı bir gerekçe olmaksızın artış yapanlar"a müdahale edileceğine ilişkin düzenleme yapıldı. Tüketici dernek ve federasyonları ise bu yönetmelik değişikliğini, uygulanabilirliği ve önleyiciliği konusunda çözümkar bulmadı.
GÜNDEM
10 Eylül 2018 - 09:54