Mayıs ayında kaleme aldığımız “KAZANDİBİ-TAVUKGÖĞSÜ” başlığını taşıyan yazımızda, geleneksel sütlü tatlı reçetelerimizin nasıl tağşiş edildiği ve yemek kültürümüzün nasıl tahrip edildiğini anlatmıştık.Yaz geldi. Havalar ısındı. Sıvı ihtiyacımız yaz aylarında artıyor. Bu mevsimde, buz gibi bir
limonata ne güzel gider…Müşterilerimize verdiğimiz personel yemek mönülerinin son çeşidi olarak sunulmak üzere, bir firmadan hazır limonata teklifi geldi. 250 Ml.’lik bardak ambalaj ve fiyatı da 30 kuruşun altında…Kendi kendime “Allah, Allah” demeden edemedim. Limonun fiyatına bakıyorum, şekerin fiyatına bakıyorum, ambalaj fiyatı, işçilik, dağıtım giderleri, yatırım, vergi… 35 yıldır yemek yapıyoruz. Kendimden ve yaptığım işten şüpheye düştüm.İnternetten ürünün etiketini indirdim. Virgülüne dokunmadan paylaşıyorum:
İÇİNDEKİLER: Su, Şeker, Limon Suyu Konsantresi (Meyve Oranı En az % 10), Limon Aroma vericisi, Tatlandırıcı (Sukroloz), Asitliği Düzenleyici (Sitrik Asit), Koruyucular (Potasyum Sorbat, Sodyum Benzoat), Stabilizör (Pektin guar gum), Renklendirici (Kinolin Sarısı). Gazsız limonlu içecek. Düşük Enerjilidir. Serin ve kuru yerde muhafaza ediniz. Şeker ve tatlandırıcı içerir. Direkt güneş ışığından koruyunuz. |
Bu etiket ve içerikler mevzuata uygun olabilir. Ama bunun limonata olduğuna beni kimse inandıramaz. Bu ürünün üzerine “Limonata” yazmak: gerçek limon ve şeker ile taze limonata yapanların emeğini çalmaktan başka bir şey olmadığı gibi, tüketiciye de kandırmak anlamına gelir.Gıda ile vücuda bu kadar kimyasal girerse; bunun ne kadarı atılır, ne kadarı vücutta kalır, ne kadarı organlarda birikir? Bunu bilemem, ama bildiğim şey şu; obezite, şeker, tansiyon, alzheimer gibi kronik hastalıklar sürekli artıyor, daha önce ismini hiç duymadığım hastalıkları duymaya başladım.
Yazının tamamı için tıklayınız