Jale Yanılmaz- Tüketici Postası İstanbulKarar, hukuk çevreleri, şoför odaları, vatandaşlar tarafından “özel hayatın gizliliği” nin ihlaline yol açacağı tepkisi ile karşılanmış, görüşler bildirilmişti. Karar, İstanbul başta olmak üzere bir çok ilde uygulamaya geçmiş olsa da gizlilik ihlali yönündeki itirazlar ve kararın iptaline yönelik hukuki baş vurular devam ediyor.Geçtiğimiz aylarda Muğla Büyükşehir Belediyesi UKOME’nin genelgesi ile, taksilere görüntülü ve sesli kamera takılması zorunlu kılındı. Bodrum Şoförler Odası tarafından kararın iptali için açılan davada, mahkeme heyeti, taksilere konulacak ses ve görüntü kaydı alan kamera sistemlerinin taşıma hizmeti veren ve alan kişilerin özel hayatlarına müdahale içerdiğine karar verdi.Özel hayatın gizliliğinin ihlaline dair endişelere ve itirazlara karşın, özellikle İstanbul’da taksi şoförlerinin gasp ve darplarla mağdur edilmeleri, cinayetlerle kurban edilmeleri, şoförlerin can ve mal güvenliğinin sağlanması açısından kamera sistemini önemli kılıyor.Görüştüğümüz, Nakliyat-İş Sendikası Şoförler Temsilcisi Hüseyin Evcimen, ticari taksilerde kamera sisteminin şoförlerin can ve mal güvenliliğinin korunması açısından zorunluluk olduğunu söyledi. Düne kadar 125 meslektaşlarının öldürüldüğünü ve çok daha fazlasının gasp ve darp edildiği ifade eden Evcimen, “Ticari taksilerde güvenlik kamerası yasal zorunluluktur. 4331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 4. Maddesinde der ki; işveren her çalışanın mal ve can emniyetini sağlamakla yükümlüdür. Ticari taksilerde düne kadar gasp edilen öldürülen 125 tane meslektaşımız var ki bu bizim bildiğimiz çünkü taksici öldürülmeden haber olmuyor" dedi.Evcimen konuya ilişkin görüşlerine şöyle devam etti: "Atıyorum alelade bir gaspa uğradığınızda canınızı kurtardığınıza şükrediyorsunuz ve şikayetçi olmuyorsunuz. Çünkü süreç çok zorlu işliyor. Dolayısıyla bu kanunun şartları gereği kamera şart.Vatandaş bürokratlara ve hükümetlere güvenmiyorVatandaşımızın tek korkusu var, bence bu bilgilerin bürokratların, hükümetlerin elinde olmasını istemiyor çünkü güvenmiyor. Sorun burada. Yaşadığımız şeyler ortada, bir Adnan Oktar olayı var, Fettullah Gülen olayı var. Bunlar herkesin malumuyken yarın bu bilgilerin kimlerin eline geçeceği, kimler tarafından kullanılabileceği muamma. Bence insanlar bundan korkuyor. Bu korkularında da yüzde yüz haklılar. Ama kamera olması gerekiyor mu, valla kanun takacaksınız diyor, yükümlülüğünü de işyerlerine veriyor. Sen çalışanlarının sağlığını canını ve malını korumakla yükümlüsün diyor.Kayıtlar yayınlanırsa ihlal suçu gerçekleşirGasp gerçeği var. 125 kişi bugüne kadar şehit edilmiş. Bunu engellemenin en kolay yollarından biri de araçlara güvenlik kamerası takılmasıdır. Keza özel hayatın gizliliğinin ihlali suçunun oluşabilmesi için, elde edilen ses ya da görüntü kayıtlarının kişiler tarafından yayınlanması gerekir. Bunlar yayınlanmadığı, hiçbir yerde kullanılmadığı sürece böyle bir suç oluşmuyor.Sorumluluk işletmelerin kendisine bırakılmalıGelelim işin maddi boyutuna. İstanbul bu işi çözdü ama şöyle çözdü: İ-Taksi taksi şoförlerinin aldığı her iş başına yüzde 4,95 komisyon alıyor. Burada böyle çözüldü. Bu genelge bütün Türkiye’yi kapsıyor. Tüm illerde bu uygulanmazsa tabi ki çantayı kapan kamera şirketi koşuyor. İlgili esnaf odalarıyla veya ilgili belediyelerle siyasi ya da ticari bağları olan şirketler direk dayatma ile “Bunu takacaksın” durumuna getiriyorlar.Kamera olmalı, görüntü kaydı ve ses kaydı yapabilmeli, ama bu kameraların takılması ve kayıtlarının muhafazasının sorumluluğu tamamen işletmelerin kendisine bırakılmalı. Çünkü bu şart. Bakın ben de gasp yaşadım, ekmek bıçağı benim de boğazımdan döndü, ölseydim haberdim, ölmedim haber olmadım. Haber olmayınca bu olay yok değil. Bu olaylar var ve yaşanıyor. Evet, kamera şarttır ama bu devlet sopasıyla, bürokrasi sopasıyla, bugünden yarına değişecek iktidarlarla, kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmayan bir şekilde, bilgilerin kimlerle paylaşıldığı belli olmayacak şekilde olmamalı. Tüm sorun, hükümetlere ve bürokratlara olan güvensizlik çünkü yaşadığımız olaylar ortada, duruyor hala gözümün önünde. Sistemin kontrolünün kimde olduğunu bilemiyorsunuz. Dün heykeli dikilecek olan adamlar kaçak yaşıyorlar, kırmızı bültenle aranıyorlar.Rant yarışması varBenim görüşümce halk tarafından bakarsak “bilgilerimiz kimin eline geçecek”, esnaf olarak baktığınız zaman ise, “parayı kime veriyorum, niye veriyorum, niye bu adamın dediği yere gitmek zorundayım, niye istediğim yere gidemiyorum, hangi sistem var hangisi rant” tepkisi var. Bir rant yarışması olduğu doğru, 2 bin liradan başlayıp 6-7 bin liraya kadar fiyat çıkaranlar var çünkü. Bu rakam İstanbul, Ankara, İzmir’de büyük bir rakam olmayabilir bir ticari taksi sahibi için ama Anadolu’da bu paralar deli paralar. Adam hala Tofaş’la, Reno Toros’la taksicilik yapmaya çalışıyor Anadoluda.Tepesine çöker hesabını sorarsınızSonuç olarak, bu bir yasal sorumluluktur, iş sağlığı ve güvenliği kanunu bunu getirmektedir ama bunu hükümet bürokrasisi eliyle ve onların bürokratlarıyla, belli kişiler için ranta çevirerek yapamazsınız. Bunun bütün yasal sorumluluğu işletme sahiplerine verilmeli. Nasıl ki her dükkanda kamera var ve sorumlusu o dükkanın sahibi, bizde de aynısı olmak zorunda. Velev ki orada çekilen ses kaydı, görüntüler yayınlandı, adamın tepesine çöker hesabını sorarsınız, bu kadar basit.(TP)
GÜNDEM
14 Ağustos 2018 - 21:37
Taksici öldürülmeden haber olmuyor!
Geçtiğimiz yıl , İçişleri Bakanlığı talimatı doğrultusunda valiliklere gönderilen genelge ile toplu taşıma araçlarında ve ticari taksilerde kamera bulundurulması zorunluluğu getirilmişti. Gönderilen genelge ile İl Trafik Komisyonları ve Büyükşehir Belediyeleri UKOME’lerince minibüs, otobüs ve taksilerde görüntülü ve sesli kamera takılmasının zorunlu olduğu kararları alınmıştı.
GÜNDEM
14 Ağustos 2018 - 21:37
İlginizi Çekebilir