Evet, Türkiye bir deprem ülkesi. Bu gerçeği hemen hemen herkes kabul etti. Küçük - büyük, kamu - özel, toplumun her kesiminde deprem bilinci oluşmaya başladı ve herkes kendi imkanlarınca depreme karşı önlem alıyor-alacak. Önlem almayan ya da yeterli önlem almayan bir kesim veya sektör ise, GSM şirketleri.
Son İstanbul depremi. Depremin büyüklüğü 6,2 oldu. Herkesi korkuttu. Sevindirici olan ise, depremin büyüklüğüne karşın yıkımı olmaması. Fakat, bu veya daha büyük depremlerin Türkiye için her an olabileceği; uzmanların uyarısı. Yani, hazır olmak şart. Ama GSM şirketleri bu bilinci her ne hikmetse önemsemiyor ya da önemsemek istemiyor. Tüketici Birliği Federasyonu (TBF) Başkanı Bülent Deniz yaptığı açıklama ile, GSM sektörünün durumunu çok net özetledi 'Başlarını kuma gömdüler'' gerçekten doğru bir tespit.
Son İstanbul depremi üzerinden gidersek, büyük depremdi. Yıkımı olmadı. Ama, büyük paniğe neden oldu. Ve tabi depremin; İstanbul gibi ''Türkiye'nin her ili ile bağlantısı olan, ticareti olan bir ilde olması'' paniği daha da artırdı. Bu zor anda elektrikler kesilmedi; yani 'fiziki bağlarla' abonelere ulaşan elektrik hizmeti kesilmedi. Buna karşın; abonelere yani vatandaşa, yani kurumlara hizmetlerini baz istasyonlarıyla ulaştıran (yani fiziki bağlarla ulaştırmayan) GSM şirketlerinin iletişimi yine kesildi. Vatandalar, yakınlarına ulaşamadı. Özellikle İstanbul dışında olan ve yakınlarına ulaşmak isteyen vatandaşlar, büyük endişe yaşadılar.
GSM sektörünü zaten, büyük Hatay-Maraş depremlerinden tanıyoruz. Resmen sınıfta kalmışlardı. Sonrasında 'ders alırlar, gerekli yatırımları yaparlar, altyapıyı hazırlarlar' dendi. Ama; İstanbul depremi bir kere daha gösterdi ki, GSM şirketleri bu işi gerektiği kadar ciddiye almamış. Bu korkunç bir durum. Öncelikle GSM şirketleri, başlarını öne eğip bir durum değerlendirmesi yapmaları gerekiyor. Nerede hata yapıyoruz ya da neyi eksik yapıyoruz diye, kendilerine soru sormalı. Çünkü, altyapıyı kurmak; elektrik sektörüne göre çok basit olan ''vericilerle, lokal enerji sağlayarak'' sürekli ve kesintisiz hizmet sunma imkanları var. Ancak, bu imkan bir türlü vatandaşlara tam olarak-yeter halde sunulmadı ve sunulmuyor. Bu konu; kamu ve özel olarak ele alınıp, masaya yatırılıp, mutlaka ve mutlaka çözüme kavuşturulmalı.
Gerekirse, gsm şirketlerine reklam yasağı getirilmeli. Reklama ayrılan paralar, iletişim altyapısına aktarılmalı. En azından şirketler, yeter yatırım seviyesine ulaşana kadar. Çünkü yoğun reklam; ''yayınları etkileme veya gerçeklerin görülmesini engelleme'' gibi riskler doğurabiliyor.
Evet, Türkiye büyük bir deprem yaşadı; İstanbul depremi ile. Deprem, yukarıda vurgu yapıldığı gibi elektrik hizmetini kesmiyor-aksaymıyor (güvenlik amaçlı kesinti vb ayrı bir konu). Fakat, daha kolay hizmet imkanı olan 'iletişim-GSM-cep telefonu'' sektöründe aksamalara neden oluyor.
Burada bir tuhaflık var ve bu tuhaflığın, acilen ortadan kaldırılması gerekiyor.
Bir kere daha geçmiş olsun Türkiye diyoruz.
(Kaynak: İsmail Altunsoy - Enerji Ekonomisi / Makale)