Tarım ve hayvancılıktan sorumlu Bakan Fakıbaba;
"Sığır sayısı yüzde 65 artarak 9,8 milyon baştan 16,2 milyon başa, küçükbaş sayısı ise yüzde 44 artarak 31,9 milyon baştan 46 milyon başa yükseldi.
Bu artışa karşılık halkın alım gücünün yükselmesi sonucu, tüketim alışkanlıklarının değişmesi, nüfus artışı, 3,5 milyon mülteci ve 30 milyonu aşkın turist varlığı gibi etkenler kırmızı ete olan talebi yükseltti.
Yıllık kırmızı et üretimimiz 2002'de 421 bin ton iken, bu rakam 2017'de 1 milyon 150 bin tona yükseldi."
Diyor ama bunda bizim suçumuz nedir?
Alım gücü yükselen, nüfusun bir avuç elit tabakası yese, yese bir kişinin bir koyunu yiyecek hali yok ya?
Turistler çok et yiyormuş!
Ne kadar güzel
Karşılığını da döviz olarak ödüyorlar değil mi?
Ama cari açık da, et gibi arttıkça artıyor...
Ayrıca kışın pek turist de gelmiyor!
O halde kışın et fiyatları neden düşmüyor?
Üç buçuk milyon mülteci de çok et yiyormuş!
Vallahi bu ifadeden anlaşılıyor ki mültecilerin bir eli yağda, bir eli de balda…
Acaba bunlar için açılan uluslararası fonlara bir giriş olmuyor mu?
Oluyorsa, bu fonları ne yapıyoruz nasıl değerlendiriyoruz?
En son olarak da nüfusumuz çok artmış.
İşte bunda da bizim hiç bir kabahatimiz yok, vallahi de billahi de...
Her gün televizyonlarda en az üç çocuk, o da yetmez dört çocuk, hatta bana sorarsanız, beş karardı diyen de biz değiliz!
Bu durumda tek çözüm var o da ya et yemeyeceğiz, otlu gıdalara ağırlık vereceğiz ya da tekrar bakabileceğimiz ve eğitebileceğimiz kadar çocukda karar kılacağız.
Sözün özü;
Eline, beline ve diline hakim olamayan, geleceğine sahip çıkmayan toplumlar, kendilerine dayatılanı hem de çok pahalıya tüketmek zorunda kalırlar!
Kaleminize sağlık. Diğer ülkelerle et tüketim oranı veya et fiyatlarını mukayese ediyorlar. Ama onların kişi başı milli geliri bizim 6-8 misli. özeti orada sür ün litresi 3Tl ise bizde 50 kuruş, et orada 70 tl ise bizde 10 tl olmalı ki mukayese doğru olsun. ancak bu fakirliğimize rağmen et süt bizde daha pahalı.