Sadece tüketim ve üretim yediğimiz, içtiğimiz ve kullandığımız gıda ve eşyalardan mı ibarettir, yoksa düşünceleri tek yanlı üretip ve bunların adeta yanıltıcı reklamlarını yapar gibi beynimize sokmaları da, bir dayatma ve tüketiciyi aldatma yöntemi midir?
Kafamız karışmasın açıklayalım hemen;
Görsel ve basılı medyada yapılan açık oturumlardan ve gazetelerdeki sözde söyleşi ve araştırma köşelerindeki sunumlardan bahsediyorum…
Bu tür medya çabalarının esas amacı nedir?
Okuru ve izleri aydınlatmaktır değil mi?
Elbette bu aydınlanma bir ampulün kör ışığı gibi değil, bir projektörün güçlü ışığında, tüm detayları, doğru ve net bir şekilde, düşüncelerini tüketmeye çalıştığınız, bir yerde alıcı konumunda ki izleyiciye aktarmak ya da bu düşünsel imalatı tüketiciye sunmak olmalıdır…
Ama ne yazıktır ki genelde böyle olmuyor!
Sorular her şeyden önce, soru niteliği taşımıyor, tam tersi bir yönlendirici aracı gibi kullanılıyor…
Konuklar ise çoğunluk ön yargılı ve belirli odakları, körü körüne savunmak için kurgulanmış, Android ya da robot insanlardan oluşuyor.
Bunlar asla değişmiyor ama değişen her zaman, aklı başında, ancak karşısındakileri gerçek bir değer olarak gören ve safça bunlara inanan bir kurban oluyor.
Bu düzgün kişilik, tekrarlarında bulunsa, bir derece aynı tuzaklara düşmeyecek ve alet olup düşünce tüketiminin, aldatıcı reklamına katkı sağlamayacak ama ne mümkün?
Yanıltıcı bir reklamla, bir ürünü aldığınız zaman, sizi koruyan tüketici yasaları ve kurumlar var ama düşünsel aldanmanıza katkı yapan(!)bu tür yayınlar ve sunumlar için ise tam tersi, düşünce özgürlüğü kılıfına sokularak, tam bir korumacılık yapılıyor!
Bu düşünsel aldanışların panzehiri ve en güçlü karşı silahı ise hiç kuşkusuz, özgür medya ve bir o kadar da karşıt ve bilimsel değeri yüksek düşüncelerin sergilenmesine olanak tanımakla, sağlanabiliyor.
Sabahtan akşama, bir yanda ve kendi yaptıklarının doğruluğunu dayatan ve tüm evrensel değerleri de, ayaklar altına alanların, adeta fetvaları, bizim düşünsel tüketimimizi defolu hale getirirken, beraberinde yarattığı ruhsal gerginliğin, cabadan ağırlığı da üstümüze çöküyor…
Sözün özü;
Düşünsel üretimdeki defoyu ve yanılmaları önleyemeyenlerin, diğer sektörlerde bilinçli tüketici olması, bünyeleri açısından belki ama düşünsel açıdan sağlıklı bir toplum oluşturdukları asla iddia edilemez!