Piyasaları ateş sarmışken tüketici kurların yükselişini hayretle izliyor. Sadece tüketici değil, finansal istikrarı sağlamakla görevli kurumlar da vaziyeti gördükleri halde seyrediyorlar. TL darbe üstüne darbe alırken, kur geçişkenliği nedeniyle bütçeler sarsılmış vaziyette.
Bakın geçen yılın nisan ayında dolar 3.67 TL iken bugünlerde 4.10'u aştı. Kur yükselirken petrol fiyatları da durmadı. Brent petrolün varil fiyatı geçen yıl nisanda 55 dolarken 72 dolara çıktı.
ÇİFTE VURGUN
Başka bir deyişle geçen yıl nisanda 202 liraya bir varil petrol satın alabilirken, şimdi 295 liraya alabilir duruma düştük. Ne oldu? Petrolü yüzde 46 daha pahalı ithal eder hale geldik. Bu da dış dengede bozulmaya neden oluyor. Sadece o mu? Akaryakıt fiyatları alıp başını gitmiş durumda. Geçen yıl nisanda 5.14 TL olan benzinin litresi son zamlarla birlikte şu günlerde 6.08 TL oldu. Buna ilaveten motorinin litre fiyatı da 4.43 TL'den 5.57 TL'ye yükseldi. Benzin son bir yılda yüzde 18, motorin de yüzde 25 zamlandı.
ENFLASYON ÇARPACAK
Akaryakıt; üretimden dağıtıma kadar her alanda bir maliyet unsuru. Geçen yıl 12 aylık ortalamaya bakınca enflasyon çift haneli seyretti. Yıldan yıla bakarsak geçen yıl martta yüzde 11.29 olan tüketici enflasyonu bu yıl martta yüzde 10.23 oldu. Bir gerileme söz konusu. Ancak bekleyin hemen sevinmeyin. Son vergi ayarlamaları ve zamlar henüz enflasyona yansımadı. İlk üç ayda baz etkisi nedeniyle yıllık enflasyon aşağı indi. Şimdi nisan itibarıyla baz etkisi kalkıyor. Uzmanlar en az 150 baz puan yani 1.5 puanlık bir enflasyon artışı öngörüyorlar. Bu da demek ki yeniden yüzde 12'ye dayanan bir tüketici enflasyonuyla karşı karşıya kalacağız. Üstüne bir de hem petrol hem de döviz artışı nedeniyle gelecek yeni dalgayı ekleyin. Enflasyonun bu yıl da çift haneli seyretmesi, dar gelirli yurttaşın alım gücünü tırpanlayacak. Böylece sağlanan yüksek büyümeye karşın tüketicinin sepetine giren ürün miktarında bırakın artışı, azalış yaşanacak. Şimdi gelsinler de size refahtan söz etsinler.