Her kadın bir mimoza çiçeği...
Dayanıklı... Elbirlikçi... Üretken... Paylaşımcı... Dayanışmacı... Yoğun... Hassas... Neşeli... Nefes açıcı... Umut dolu...
Tıpkı bir mimoza gibi...
Kadınların naifliği, küçücük şeylerden mutlu olduğu, hediyeleşmeyi sevdiği doğrudur. Ama bu, yeryüzündeki bütün kadınların değeri, emeği, fedakarlığı ve karşı cinsle eşit, adil bir yaşam talebinin cezalandırıldığı günde değil!..
Kapitalizmin, emeğini sömürdüğü yüzden fazla kadının ölümüne sebep olduğu kahredici acı bir olayın yıldönümünde, adeta o acıyı unutturmak istercesine kapitalizme hizmet ederek, hiç mi hiç değil!..
Anlamı ve değeri gün geçtikçe daha fazla paraya gömülmeye çalışılan 8 Mart'ın 'para harcama/hediye günü' olmadığını, unutulmaya çalışılan gerçek tarihinde aramaya ne dersiniz?
TARİHLE YÜZLEŞMEK...
8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40 bin dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları talebiyle bir tekstil fabrikasında greve başlar. Fakat polisin sert müdahalesi, işçilere saldırması, işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından çıkan yangın... Ve... İşçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması... Olaylar yatıştığında yüz yirmi kadın işçinin 'yanarak' can verdiği gerçeği...
ACI DERSLER... BURUK ANILAR...
İşçilerin cenaze törenine on binden fazla kişinin katılmasıyla da altı çizilen acının tarihi 8 Mart, kadın emeğini görünür kılmış, kadın haklarında önemli kilometre taşı olmuştur.
26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonal'e bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Internationaler Frauentag" (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirmiş ve öneri oybirliğiyle kabul edilmiştir.
1977 yılında Birleşmiş Milletler tarafından 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü' olarak ilan edilmiştir.
Ülkemizde ilk kez 1921 yılında gündem olan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, ne yazık ki 1975 yılında "Birleşmiş Milletler Kadın On Yılı" ilan edilmesine ve Türkiye'de aynı tarihte gerçekleştirilen "Kadın Yılı Kongresi"ne kadar yasaklanmıştır. 12 Eylül Darbesi'yle tekrar yasaklanan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri, '85 yılından itibaren tekrar etkinleşmiştir.
VE BÜTÜN BUNLARIN ÜZERİNE...
HEDİYE İSTEYENLER BİR ADIM ÖNE ÇIKSIN!..
Bu gerçeklerle yüzleşen hangi kadın, "8 Mart Dünya Kadınlar Günü" nedeniyle kendisine verilen hediyeyi gönül huzuruyla kabul edebilir, kullanır, harcar?..
Savaşın, göçün, yokluğun yoksulluğun, eğitimsizliğin, eşitsizliğin kısacası, 'insanlık' için 'utanç' duyulması gereken her olumsuz koşulun en çok kaybedeni olan kadın, pek çok ülke tarafından kabul edilen pozitif ayrımcı yasalara rağmen hala, 'temel insan haklarına' kavuşamamış durumdadır...
İLLE DE "HEDİYE!" DİYENLERE...
Özellikle pandemi nedeniyle yoksulluğun canlara mal olduğu bugünlerde yine de ısrarla, "Hediye." diyenlere önerimizse, "Almak istediğiniz hediyenin parasal miktarıyla en yakınınızdaki ihtiyaç sahibini sevindiriniz!" olacaktır...
Güldeğer Gökçe