İletişim çağının aslında tüketim çağı olduğu gerçekliğinde, kapitalizme hizmet etmenin türlü yollarında kullanılan kişisel verilerimiz kimin umrunda, kime hizmet ediyor, bunda bizim sorumluluğumuz ve payımız ne?..
Hatırlarsınız, yakın zamanda WhatsApp uygulamasının kullanıcıları zorunlu imzalamaya yönelttiği sözleşmeyle iletişim platformları hakkında kaos yaşadık. "Onu mu seçsek, bunu mu?" tartışmalarıyla hayli zaman ve enerji harcadık. Günlerce süren "bilgi" paylaşımları, sosyal medyada hesabı olan herkesin tüm gizliliklerin ihlal edileceği stresiyle "niyetleri"n çarşaf çarşaf ortalığa dökülme endişesi, medyanın peşine düştüğü yeni gözde, 'bilişim uzmanları' nın açıklama üstüne açıklama yapmaları, göreve davet eden vatandaşının sesine kulak veren yetkililerin hedefsiz de olsa yapması gereken ve yaptığı açıklamalar veya girişimleri...
NE OLDU?..
Hiç...
Gündem öğütücü hasletimiz burada da bize ihanet etmedi, nasıl olduysa oldu, her şey bir anda sütliman oluverdi... Kim, hangi iletişim uygulamasını sildi/yükledi, kullanmaya başladı net bir resim, tek bir toplu tavır yok. Süreç bizim cephede nasıl gelişti, ne oldu buyrun birlikte bakalım...
BİZ ÇÖZDÜK O İŞİ(?..)
İletişimimizi kesemeyeceğimiz kişilerin herbiri veya iletişimde kalmak zorunda olduğumuz grupların tercihlerine göre (Pardon, 'tercih' bize aitti değil mi?.. Ah, bu benim balık hafızam...) bilumum iletişim platformlarını telefona indirdik. Çok rahat ettik(?) Artık biz değil, uygulamaların patronları düşünsün(!) 7/24 sayısız uygulamayla iletişimdeyiz artık. Hepsini tek tek tek verdikleri 'bedava(?)' iletişime pişman edeceğiz(!?)
Tabi ki bu arada WhatsApp'tan vazgeçmeyen, vazgeçmeyenlere uyum sağladık...
WhatsApp telefonda demirbaş olarak kaldı!..
Okul idaresi dedi ki, "Tek yönlü gönderimlerimi 'artık' Bip'ten yapacağım." Ne yapalabilir ki bu durumda? Çaresiz "Mecburi eğitime giden çocuğumuz var." dedik, "mecburi" indirdik o, "yerli ve milli" Bip'i... Tek yönlü bildirim akışı olacağı için biz o platformda, kolları kavuşturup çiçek olup, "Bip!" deyip, sessizce dinlemeye geçeceğiz... (İlkokul birinci sınıfta gürültü artınca öğretmenin "Çiçek ol, bip deyince konuşmak yok!" komutunu hatırlayanlar bilir durumu.)
Kısacası, Bip cepte...
Sağ olsun müdürümüz yine çocuklarımız için geçenlerde eğitimle ilgili bilgi akışı için MebreCep diye bir uygulamayı telefonlarımıza indirmemizi söyledi. MebreCep cepte, merak etmeyin sayın müdürüm. De, indirsek de kullanamadık, sizden şifre bekliyorduk ki okul aile birliğinden bir velimiz hem benim hem çocuğumun kullanacağı bize 'özel şifreleri' WhatsApp 'özel' den gönderdi. Bir de biz veliler daha önce kullandığımız Mebis ve Mebbis uygulamalarından farkını tam anlayamadık. Bir ara açabilirsek ismine münhasır olup olmadığına dair test ederiz...
Ve MebreCep de cepte!..
Bazı çalışma arkadaşları ve arkadaşlar, "Telegram daha fazla görsel ve ses kaydı göndermek için iyi, zaten WhatsApp tu kakaydı." dediler... Ki iş arkadaşlarımızın ve onca yıllık dostların hatrını kırmak olmazdı, "Hay hay, e-postalarda unutulup giden dosyalardan olmasın artık dosyalar." dedik ve dahi arkadaşların bütün yemek tariflerini, uzuuunn dedikodularının yeni ve daha uzun ses kayıtlarını alabilmek için "O, Rusya'nın üretimi daha hiç olmaz." diyerek kestirip attığımız Telegram' ı da telefona paşa paşa indirdik...
Yani, kollega Telegram da cepte!..
Ailemiz, "İlle de Signal... Şöyle güvenli, böyle vakıf çıkışlı, öyle temiz..." dedi... "Elbette aile önemli, canım ailem öneriniz başım üstüne, dişleri temiz tutmak kadar aileyle özel iletişimi temiz ve gizli tutmak da önemli!" dedik ve Signal'in amblemine telefonun baş köşesinde yer ayırdık.
Signal cepte!..
Video oyunlarına düşkün ve oyun gruplarına sahip olanlarımız, hem oyun hem iletişim için bir de Discord ekledi telefon ekranına...
Discord da tamam yani!..
İki arada bir derede kendi seçimimi yapmaya çalışırken, tüm olumsuzluklarını sayıp döktüğüm bütün iletişim platformlarını telefona indirmiş olmak, kendimle çelişmek, kişisel verilerimin kopyalanması falan önemli değil(?) önemli olan iletişim çağında kesintisiz iletişim(?!)
Şöyle bir baktım da yukarıda saydıklarım dışında Messenger, Skype, Zoom ve bir iki iletişim uygulaması daha var telefonumda. Mükemmeli yakalamış görünüyorum kısacası(?) Arayan olursa daha zor ulaşacak ama ne yapalım iletişim kuramasak da iletişim çağının 'iletişim uygulamaları' önemli...
Yüklemeyi unuttuğum uygulama kaldıysa, istek olunca onları da tamamlarım artık...
Evrenin intikamı mı, uygulama firmalarının ahı mı, bilemedim ama bizde durum budur.
ŞİMDİİİ... ALDI BENİ BİR DÜŞÜNCE...
Bu kadar uygulamayı indirip kusursuz(?) iletişim kurma çabasından sonra aldı beni bir düşünce... Sıradan bir vatandaşın bile zaman zaman telefon konuşmalarında 'dinlenme' paranoyalarının sebebini sorgulamaya geçti bilinçaltım. "Sıradan bir vatandaş niye 'dinlensin'?" evet ama, korku dağların bekçisi...
Ne yazık ki iletişim, her ne kadar temel insan hakkıysa da bunu en özel anlamda bile "özel" kılamadığımızı medyadaki haberlerde görüyoruz.
Ayrıca, firmaların kendi çıkarlarını gözetmelerinin stresi dışında, kullandığımız/kullanacağımız herhangi bir iletişim platformunun/uygulamanın daha sonra bizi devlet gözünde "suçlu" duruma düşürme ihtimali olur mu olmaz mı endişesini taşımayan yok gibi çevremde. İsmi lazım değil, bir iletişim uygulamasını sırf merakından telefonuna indirenlerin bugün ya işinden/aşından ya özgürlüğünden olduğunu hatırlamamak mümkün mü?.. Şahit olunan onca acı tecrübeden sonra iletişime, hangi platformdan devam edeceğini sadece kişisel veri çalınması bağlamında değil; erkin, gelecekte "Neden bunu tercih ettin?" sorgulaması veya suçlama olasılığını da düşünmeden edemiyor insan.
SONUÇ...
"Acaba?" diyorum, hepsini indirsek, soran olduğunda "O, var ama bak, senin onayladığın, istediğin bu da var." der, kurtarabilir miyiz ki?..