"Keşfettiğim şey şudur ki:
Ya hiç kimseye yük olmadan az ile yetinip mutlu olursun, çünkü mutluluk içindedir ya da hiç bir yere varamazsın.
Yoksulluğu savunmuyorum.
Sadeliği savunuyorum."
diyor, 2010-2015 yılları arası Uruguay Devlet Başkanlığı yapan Jose Mujica.
Maaşının yüzde 90'nı hayır kurumlarına bağışlayan, sadece iki polis koruması olan, alışverişe giderken kullandığı, üretimi 2003 yılında durdurulmuş olan 1987 Model VW Beetle'ı (Kaplumbağa/Tosbağa/Vos vos) ve kendi işini kendisinin görmesiyle ünlü devlet başkanının hepimizi vicdani sorgulamaya iten şu sözlerini de hatırlayarak 'zamanımıza=hayatımıza' devam etsek dünya da insanlık da felaha erer sanırım.
"Yoksul insanlar sadece pahalı bir hayat tarzına sahip olmayı sürdürmek adına çalışan insanlardır ve her zaman daha fazlasını, daha fazlasını isterler.
...
Tüketici bir toplum icat ettik.
Büyüme olmazsa, bu üzücüdür.
Gereksiz ihtiyaçlarla bir israf dağı icat ettik.
Sürekli almalısın ve atmalısın...
Boşa harcadığımız "hayatlarımız" aslında.
Bir şey satın aldığımda ya da siz bir şey satın aldığınızda, karşılığında para vermiyorsunuz.
Verdiğimiz aslında vaktimizdir. O parayı kazanmak için harcadığımız vakit...
Arasındaki fark...
Yaşamı satın alamazsınız.
Yaşam akıp gider.
Hayatı boşa geçirmek, özgürlüğü kaybetmek korkunç bir şeydir..."
Bu sözleri, yaptığımız iş karşılığı aldığımız ücretin aslında 'işe ödenen değil, zamanımıza ödenen' olduğu gerçeğini de düşünerek hayatımızı, zamanımızı ve harcamalarımızı anarak okuyabiliriz...
Veya plastik paranın maaşlarımıza koyduğu ipoteğin gerçek sebebini görebilmek için de kullanabiliriz.
SİSTEMİN NİMETLERİ (!?)
Kaçımız, sistemin ödemelerimizi kredi kartlarına özendirerek/mecbur bırakarak yönlendirmesini; elimizle tuttuğumuz miktarına göre harcadığımız üç boyutlu somut parayı unutturma girişimlerinin hayrımıza olmadığını; borcu, kesemizden yediğimizi; geleceğimizden, özel hayatımızdan, sevdiklerimize ayıramadığımız zaman ve ilgiden ödün vererek, çalarak ödediğimizin bilincinde?..
Bindirimli indirim günleri için icat olunan özel günlerde kapışırcasına yapılan alışverişler ne kadarı gerçek ihtiyacımızı karşılıyor?..
Alışverişe çıkmadan hazırlanan "İhtiyaç" listeleri neredeyse hiç yapılmıyor. Reklamların işlevinin ihtiyaç dışı satın almaya etkisi gittikçe büyüyor. Uzaktan satış dediğimiz internet satışlarının ürüne erişimi satın almayı kolaylaştırıyor, icat edilen özel günler satışı körüklüyor...
KÖTÜ BİR ‘YAZILIM’:
"SATIN AL!.."
Tüketim psikolojisine yazılmış, alışverişi körükleyen bir kodlamayla karşı karşıyayız adeta. Gizli/açık emri, "Satın al" olan böylesi 'insafsız bir yazılım' tüketiciye kendini özel hissettirerek hedefine ulaşıyor. Ve tüketici hiç ihtiyacı olmayan şeyleri dahi satın alıveriyor. Tam da sistemin istediği şey. Kendi 'biricikliğimize' bizi hapsederek, birilerine kazandırmak için zamanımızı ve hayatımızı kurban ediyor. Cebimizdeki, pardon yine kendi icadı olan banka hesaplarında tuttuğumuz paramızı elimiz değmemişken çekip alıveriyor.
Yine sistemin dayattığı moda, indirim, kolaylık, kutlama vb. reklamlarıyla 'biricik hevesimiz' daha tam ne olduğunu anlamadan aldığımız bir önceki ürün kullanamadan tedavülden kalkıyor, gözümüzden düşüyor.
ALIŞVERİŞİN İSTENMEYEN BONUSLARINA DİKKAT!..
Yaptığımız alışverişlerdeki aldatılmalarımız da çoğu lüzumsuz olan alıverişin cabası. Özellikle belirli günler adı altında ve uzaktan yapılan satışlarda durum daha vahim.
Bozuk ürünler/ayıplı mallar, eksik ürün, stokta olmayan ürün satışları, önce fahiş şekilde artırılıp sonra yüksek indirimli gösterilerek oynanan etiket oyunları, gönderilmeyen/iade edilen ürünlerin para iadesinde yaşanan sorunlar, verilmeyen hizmetler, ürünün faturasının gönderilmemesi ve daha nice nice sorunlar...
Peki bu tuzaklara karşı ne yapabiliriz?
*Öncelikle ve en kısa, kestirme cevap, 'bilinçlenmek'. Hak mücadelesinde haklarımızı bilmek, kullanma konusunda bilinç ve istek geliştirmek önemli bir başlangıç adımı.
*Alışverişe çıkmadan önce liste hazırlamak, açken alışveriş yapmamaya dikkat etmek gibi küçük görünen detayların aslında tasarrufta önemli yardımcımız olduğu bir gerçek.
*Etiketini takip edebildiğimiz ürünleri eski fiyatlarıyla karşılaştırarak satın alıp/almamaya karar vermenin yanılma payımızı düşürdüğünü de biliyoruz artık.
*Bozuk/farklı/eksik ürün gönderilmesi durumunda doğrudan satın aldığımız yerle iletişime geçmeyi, soruna olduğu yerde çözüm aramayı, çözüm tıkandığında süresi 14 gün olan cayma hakkımızın süresini geçirmeden yasal yola başvuru yapmamız lazım geldiğini de öğrendik.
*Fatura, olmazsa olmazımız. Faturasız ürünü aldığımız firmaya iade etmek güç, muhtemelen imkansız... Bu gibi durumlarda faturasız ürünle Tüketici Hakem Heyeti'ne yapacağımız şikayette ürünü nereden aldığımızı ispat edemez ve hakkımızı arayamayız.
*Uzaktan satışlarda alışveriş yapacağımız sitenin güvenilirliğinin Ticaret Bakanlığı'nın Elektronik Bilgi Sistemi (ETBİS)' den sorgulanması, yasal olan/olmayan firmanın belirlenmesi için en doğru yol. Yasal bir firmada haklarımızı daha kolay alabileceğimizi unutmamalıyız.
*Mutlaka dağarcığımızda tutmamız gereken bir bilgi de uzaktan, (internetten) satışta 14 günlük cayma hakkımızın olduğudur. e-ticaretten yapacağımız alışverişte sorunla karşılaşırsak 'cayma hakkımızı' kullanmaktan çekinmemeliyiz.
*Fiziki ortamda/dükkan vb. yerlerden alacağımız ürünleri iade hakkımız olmadığını bilerek, daha sonra yaşayabileceğimiz sorunları önlemek için ürünü dikkatlice incelemeli, ürün hakkında yetkiliden bilgi almalıyız. (Satıcı dilerse kendi isteğiyle tüketiciye iade /değişme seçeneği sunabilir.)
*Aldığımız ürünün faturasını, garanti belgesini saklamalıyız.
*Devletin hayata geçirdiği uygulama ve telefon hatlarından yararlanarak da tüketici haklarımızı koruyabiliriz. Alo175 Tüketici Şikayet hattı veya internet üzerinden/e-devlet ten yetkili kurum ve kuruluşlara yapacağımız mağduriyet şikayetlerimiz de kısa sürede çözüme kavuşturulmaktadır.
*Tüketici olarak haklarımızı öğrenmek, mağduriyetleri çözüme kavuşturmak için tüketici sivil toplum kuruluşlarına başvurmak, gelecekte oluşabilecek hak ihlallerine karşı bu derneklere üye olmak, örgütlenmek, birlikte güçlü olmak da hak mücadelemizde bir diğer seçenektir.
Unutmayalım ki ihtiyaç için yapılan alışverişin tadı, tatmin olma duygusunu şımartmak için yapılan alışverişten binlerce kez daha değerli, dünya için daha adildir!..