Belki onlarca yıldır; ama en çok parasal genişlemeyle birlikte dünyada model olarak uygulanan tüketim ekonomisinin hasarları ortaya çıkıyor. Çıkmakla kalmıyor, görüntü tersini hissettirse de sonuna geliniyor.
2 binli yıllarda tüketim ekonomisi üzerine bir kurgu yapılmıştı. Kredi mekanizması devreye sokuldu. İhtiyacı finanse etmek yerine, ihtiyaç yaratmak ve hızlı tüketimle de seri üretim üzerine oluşturulmuş bir yapıydı. Ama iflas etti.
Sadece iflas etmedi. Bu süreç öylesine hiç bitmeyecek zannedildi ki, talebin krediyle tetiklenmesine güvenen dünyadaki üreticiler anormal kapisite yatırımlarına girdiler. Sonuçta fren basıldığında da bugün birleşme ya da iflas gerçeğiyle karşı karşıya kaldılar.
İşin tüketici boyutuna baktığınızda ise sıkıntı düzeyinde aşırı borçlanma, yitirilen ödeme kabiliyetleri, tüketim ekonomisi sırasında yüksek faiz gelirleri elde eden bankacılığı bile riske atar noktaya getirdi. Sadece Türkiye’de 950 milyar TL tüketici borcu var. 2002 ile mukayese ettiğinizde 150 kat büyümüş bir borç gerçeği.
Peki yarın ekonomiyi ne bekliyor? Şu bir gerçek ki gerek finansmanı ulaşmadıki güçlük gerekse pandemi süreci tüketici davranışlarında büyük bir kırılmayı beraberinde getirdi. Hissetmiyor musunuz? Geç de olsa bize de gelecek.
Ernst & Young Geleceğin Tüketicileri Endeksi’nin sonuçlarının yedincisini açıkladı. Endeks, 20 ülkeden 14 binden fazla tüketicinin görüşleri alınarak oluşturuluyor. Elbette birçok sonucu da ortaya koyuyor.
Fakat içlerinde bir tespit var ki, tüketim ekonomisinin sonunun geldiğinin ayak izlerini paylaşıyor. Öncelikle çevreye duyarsız ve sürdürülemeyen ürünlerin hiç şansı yok. Bunun altını çizelim ve sonra o kritik bulguyu paylaşalım.
“Tüketicinin yüzde 78’i pandeminin satın alma güçleri üzerindeki etkilerine ilişkin endişe duyuyor. Yüzde 53’ü de fiyat faktörünün kendileri için pandemi öncesine göre daha fazla önem kazandığını ifade ediyor. Bu durum, sürdürülebilirlik alanında artan farkındalık ile değişmeye başlayan tüketim eğiliminin uzun ömürlülüğü karşısında risk teşkil ediyor.”
Tespit bu; peki ne anlatıyor? Öncelikle artık eskisi gibi duyarsız bir talep yok. Harcamasını yaparken de endişelerine paralel ihtiyatlı olacak bir tüketici kesimi söz konusu olacak. Bu mevcut tüketicinin reaksiyonu.
Bir de 3 – 4 yıl içerisinde satın alma gücünü eline alarak devreye daha net girecek olan Z kuşağı var. Bu gençler dışarıdan bakıldığında çok tüketici gözüküyorlar. Fakat derinlemesine incelediğinizde önemli bir kesimi rastgele alışveriş yapmıyor.
Tercihleri ya da paralarını harcadıkları alanlar değişik. Ama rastgele değil… Ne istediklerini bilerek, hesap yaparak ve çevreden yaşama kadar tercih ettiklerinin markaların tavrına bakarak fayda odaklı tüketim yapıyorlar.
Şüphesiz içlerinde çok bilinçsiz olanlar da var. Tıpkı her kuşakta olduğu gibi. Ama bilinçli kesim zaten ekonominin dinamikleri içinde de etkili olacak. O nedenle artık rastgele tüketim ve ona uygun üretim olanağı kalmıyor.
Otomobilden konuta kadar sahip olmak yerine kullanmayı tercih ediyorlar mesela… bu yapı Türkiye’ye de gelecek. İşte o gün emin olun ki çok taş yerinden oynayacak. Bence o sürece batmadan ulaşın.
Mesela fırsat diye sunulan ihtiyaç ya da tatil kredilerine başvurmadan önce iki kere düşünün. Ne dersiniz? İyi bayramlar…
[email protected]