Satın alma gücünün her geçen gün düştüğü ülkemizdeki zam tepkisi ile, satın alma gücü yüksek toplumlardaki zam yaklaşımı arasında büyük farklılıklar olduğuna şahit oluyorsunuzdur. Belki de Tüketici Haftası’nı geride bıraktığımız süreçte bunu masaya yatırmak gerekiyor.
Örneğin Avrupa’nın bir ülkesinde, bizim için komik oranlarda bir ürüne zam geldiğinde tepkilerin büyüdüğünü, mutlaka bir düzenleme ihtiyacının gündeme geldiğine defaten şahit olmuşuzdur. Hatta üretici bakımından meseleyi de ele aldığınızda yakın zamanda çiftçilerin protestosu, demiryolu işçilerinin grevleri hep önümüzde duruyor.
Peki bizde ne oluyor? Neredeyse sistematik olarak akaryakıttan gıdaya, ulaştırmadan aldığımız hizmetlerin tümüne hatırı sayılır zamlar geliyor. Bununla birlikte ücret artışları da kimsenin gerçek bulmadığı enflasyona bile yaklaşamıyor.
Sizce bu fotoğraf bilinçle ya da alışmak ile açıklanabilir mi? Bir yere kadar evet. Ama asıl problem toplumda bir süre sonra normalleştirilen ‘zamlara alıştık’ söylemi... Peki bir insan zamlara alışabilir mi?
Düşünsenize sürekli satın alma gücü düşüyor, borçluluğu artıyor, gelirini yetiştiremiyor ve buna alışıyor olabilir mi? Elbette olamaz. Şüphesiz bir bilinç ve tepki gösterme sorunu olduğu açık. Fakat bunu sistematik ve normalleşme çerçevesinde okursanız, ‘alıştık’ söyleminin de deşifresini yapabilirsiniz.
Şöyle bir iki örnek ile açıklayayım. Son gelen ulaştırma zamlarını düşünün. Ne kadar yüksekti değil mi? Gelir grubunuz ne olursa olsun, araç vergilerinde, taksimetrelerde, otobüsler, metro ya da Marmaray fiyatlarında ve minibüs indi bindi ücretlerinde anormal bir zam ortaya çıktı.
Önce herkes isyan etti. Aradan belki bir iki ay geçtikten sonra da, işin doğalı haline geldi. Artık kimse verirken söylenmiyordu ve doğal olarak ücreti ödüyordu. Daha önemlisi binmekten imtina edip, alternatif arayanlar bile konuyu normalleştirdi. Sizce alıştık mı?
Semt pazarlarındaki alışverişlerinizi düşünün. Sistemli bir biçimde iki hafta üst üste aynı ürünleri, aynı gramajda almanıza rağmen, buna ilk baştaki tepkileri vermiyorsunuz değil mi? Belki gramajları azaltıyorsunuz, belki de almaktan imtina ediyorsunuz. Sizce alıştık mı?
Hayır, yaşanan tam şu: Bir ürün ya da hizmet başlığına anormal fiyat artışı geldiğinde doğal olarak insanlar buna itiraz ediyor. Ardından zaman içinde bu konudaki duyarsızlaşmaları, alışmaktan kaynaklanmıyor.
Eş zamanlı o kadar çok şeyi zam geliyor ve diğer mal ve hizmetlerin fiyatı o kadar yüksek hale geliyor ki, o an verdiğiniz rakamı normalleştiriyorsunuz. Yani alışmıyorsunuz, sadece her şeyin fiyatı arttığı için, örneğin bir poğaçaya ya da simite verdiğiniz rakam, size normal gelmeye başlıyor.
İşte siyasetçi tam da buna güveniyor. Esasen bu sorun yaşamadığınız anlamına gelmiyor. Sadece hastalığınızın kanser olduğunu ve tedavi de görmediğiniz için sizi için için kemirmesi sonucunu doğruyor.
Sonuç mu? Toplumun her yanında tahammülsüz insanlar, artan şiddet, gemisini kurtaran kaptanlar ve geneldeki sorunun çözülmesi gerektiğinden uzaklaşıp, kendi durumunu kurtarmaya çalışanlar. Sizce buna tüketici ya da vatandaş bilinci denir mi? Bu sadece kısık ateşteki kurbağa sendromudur. Mutlaka haşlanırsınız.
[email protected]