Enflasyonumuzu, işsizliğimizi halleden TÜİK, şimdi de son derece mutlu olduğumuzu ortaya koydu. Hangi şartlarda? Aynı araştırmada en büyük sorunun hayat pahalılığı olduğunun dile getirildiği bir çerçevede.
Düşünsenize insanlar geçinemiyor, gelirleri artan fiyatlara yetişemiyor; hatta maaş zamları gerçekleşen değil hedeflenen enflasyon üzerinden veriliyor, kredi borçları gırtlağa kadar dayanmış, mahkemelerde ekonomik nedenlerle boşanma davaları patlamış ve mutluyuz.
Öylesine mutluyuz ki, mutluluktan geçinemiyoruz. Hatta evliler daha da mutluymuş. Peki ama neden ekonomik nedenlerle boşanıyorlar o zaman? Elbette herkesin mutlu olmasını isteriz. Bunun için evli ya da bekar olması gerekmiyor. Mutlu olsun yeter.
Peki mutluluk ne? Aslında para ile ilgili bir şey değil ama bugün o sınır da aşılmış durumda. 80’li yıllarda da geçim zorluğu vardı. Peki insanlar neden mutluydu? Çünkü ailede, sokakta, mahallede dayanışma vardı. Bugün mahalle bile ortada kalmadı.
Ayrıca geçim zorluğu başka bir şey, açlık sınırının altında yaşamak başka. Bu toplum 70 ve 80’lerde aç değildi. İhtiyaçlarını istediği gibi karşılayamıyordu. Kimi zaman ürün bulunamadığı için, kimi zaman da maaşı giderlerini yeterince karşılamadığından.
Dikkatinizi çekerim karşılayamadığından diyorum. Ortalama ev kirasının 15 bin TL olduğu bir ülkede, insanlar emekliyse 10 bin, çalışan ise 17 bin TL ücret alıyorsa, burada gelirin giderini karşılayamadığı tespiti hafif kalır.
Bu direkt açlık ve yoksunluk hali demektir. Ayrıca işin içine sürekli artan fiyatlar, yani sokak tabiriyle hayat pahalılığı giriyorsa bunu da konuşmak lazım. Eskiden de bunun yaşandığı dönemler oldu.
Fakat kimse enflasyonun gerçek oranını gizlemediği için, gelir artışları enflasyon ve bir miktar üzerinde yapılır, ardından yılın en azından üçte ikisinde insanların sefalet yaşaması engellenirdi.
Bugün gerçek olarak açıklanmadığı konusunda herkesin hemfikir olduğu bir enflasyon oranında bile zam verilmiyor. Ekonomiyi yönetenlerin hedeflediği bir enflasyon var ve onun üzerinde gelir artışı yapılıyor.
Sonra da ilgisiz yetkililer çıkıp, enflasyonun düşeceğinden söz ediyorlar. Öncelikle düşecek şey enflasyon değil, enflasyonun artış hızı. Peki bu ne demek? Mevcut yıpranmanızı ortadan kaldırmadığı gibi, yeni yıpranma hızının ve şiddetinin azalacağı anlamına gelir.
Bunun da gerçekleşip gerçekleşmeyeceği muamma ama hedefe ulaşılsa bile bu insanların sefaletini ve yıpranmasını ortadan kaldırmıyor. Üstelik tüm bunları bir de 2,5 trilyon TL borçluyken üstlenmesi bekleniyor.
Ve bu bireyler mutlu öyle mi? O zaman sokakta her fırsatta kavga eden, siniri burnunda yaşayan, tahammülsüz insanlar kim? Gerçek şu: bu ülkeyi yönetenler, çekirdek, çay ve sohbetle mutlu olan insanları mutsuz ettiler. TÜİK’in araştırması bu gerçeği yok etmez.
[email protected]