Görev ve Ciddiyet
2013 yılında, Kraliçe II. Elizabeth, İngiltere’de bir çikolata fabrikasını gezerken…
2017 yılında, Tarım Bakanlığı görevlileri, Ankara’da bir gıda işletmesinde, TV kameraları önünde gıda kontrolü yaparken…
2018 yılında, Tarım Bakanlığı görevlisi, İstanbul’da bir gıda işletmesinde, resmi gıda kontrolü yaparken…
Bu resimlere bakarken o kadar içim acıyor ki…
On asırlık İngiltere Krallık hanedanın son temsilcisi ve 66 yıldır tahta oturan kraliçe, sadece ziyaret amaçlı gittiği bir gıda işletmesinde gösterdiği ciddiyet ve saygıya bir bakın… Kıyafetinin seçimine ve özellikle çantasını tutuşuna bakın.
Kameralar önünde yapılan gıda denetiminde, gerektiği gibi kıyafet giyen ve ciddiyet sergileyen görevlilere bir bakın…
En sonunda da, onu zorlayacak hiçbir şeyin olmadığı bir ortamda, Tarım Bakanlığı denetçisinin, çanta kolunda, salkım-saçak üretim alanındaki ciddiyetsiz haline bakın… Hanımefendi siz pazara alış-verişe mi geldiniz, halkın sağlığını korumak için denetime mi?
Bu görevli en az lisans mezunu mühendis, veteriner, kimyager, diyestisyen vs… Hiç resmi gıda denetimi yapıyormuş gibi bir görüntü veriyor mu? Hijyeni biliyor, resmi kontrolün nasıl yapılacağını biliyor. Ama umurunda mı? O devlet memuru… İşveren de kim oluyor? İsterse “çantanızı ve saçaklı montunuzu üretim alanı dışında bırakın, saçlarınızı boneden çıkmayacak şekilde toplayın, bir kullanımlık önlük giyin, çantanızı da üretim alanın dışında bırakın” desin. Yardımcı olmak, eksik hususlarda bilgilendirmek bir yana, öttürür valla…. Öttürüyor da zaten… Trafik cezalarını 2 yılda, vergi cezalarını 5 yılda tebliğ edebilenler, denetime geldikleri anda herşeyi anında ve tam tekmil istiyorlar.
Bir de bunlar kime yapılır biliyor musunuz? Kayıt içinde, işini düzgün yapan, her denetimde kapısını sessiz sakin açan işletme ve işverenlere…. Sokaktaki korsana, arsız, yüzsüze yok. Denetlemeye gidildiğinde arıza çıkaranlara yok.
Türkiye’de işler maalesef böyle yürüyor. İşini doğru yapanlar müstesna… Devlet, varlıklarını sürdürebilmek için büyük çaba gösteren ve ekonomiyi ayakta tutan işletme ve işletmecileri, sahada memurunun insafına bırakmış durumda.
Kameraların önünde, akredite denetimlerde herkes tam tekmil, ciddi. Diğer zamanlarda, resimde de olduğu gibi “mış gibi” yapar, maaşını alır, paşa paşa 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu zırhı altında oturursun. Ya sonra… İşini doğru yapanlar yüksek maliyet ve haksız rekabete maruz kalır, merdivenaltı işletmeler normlara uygun olmayan gıdaları ucuza mal ederek piyasaya arz eder, devlet vergi ve gelir kaybına uğrar, vatandaşın zehirlenir-sağlığı bozulur, gelir kaybına uğrayan devlet vatandaşın bozulan sağlığını tedavi etmek için ayrıca masraf eder. Fatura her türlü vatandaşın üzerine çıkar.
Üç tane resimden, ne tuhaf sonuçlar çıkıyor değil mi? Bu memleketin görev ve ciddiyetle ilgili, ciddi sorunu var.