KRİMİNAL TOPLUM
Sene 2018… Bilim ve teknoloji hızla insanların hayatını kolaylaştırıyor, bilgiye ulaşmak artık çok kolay. Yirmi yıl önce saatler, günler, haftalarca sağa-sola koşturup halledemediğimiz işleri, internet ve akıllı telefonlar sayesinde, oturduğumuz yerden ve saniyeler içinde halledebiliyoruz. Daha önce hayalini bile kurmakta zorlandığımız mal ve hizmetler, artık her yerde ve bir çoğu ulaşılabilir makul fiyatlarla…
Diğer taraftan da tarihimiz, kültürümüz ve inançlarımızla övünen bir ülkenin evlatları olduğumuzu her fırsatta vurguluyoruz. Bayram, kandil ve Cuma günleri milyonlarca tebrik mesajı atıyor, özel günlerde telefonla ya da yüz yüze birbirimizi tebrik ediyoruz. Milli günlerde kutsal vatanımızı, şanlı bayrağımızı, milli mücadelemizi, Büyük Önderimiz’ikutsuyoruz. Vakit, Cuma, bayram namazları kılınıyor, Ramazan’da oruçlar tutuluyor, cenazelerde ölenin arkasından hüsn-ü şehadetlerde bulunuyor ve helallikler veriyoruz.
Sadece yukarıdaki imkânların varlığı ve bir önceki cümlede kısmen dahi anlatmaya çalıştığımız milli ve maneviyapımızdan dolayı; olumlu, pozitif davranışlar içinde olmamız, sakin ve kaliteli bir hayat sürmemiz beklenir. Ama durum böyle mi?
Farkındaysanız, haber mecralarında gitgide daha çok dolandırıcılık, kavga, darp, yaralama, cinayet haberleri görmeye başladık. Üstelik bunların büyük bir kısmı milyonların yaşadığı büyük şehirlerde ve kitlelerin gözleri önünde yaşanıyor. Şiddet azalması gerekirken, gitgide artıyor.Kanun var, mahkeme var, polis var… Milli ve manevi değerlere sahip, necip bir milletin-memleketin evlatlarıyız. Peki bu suçları kimler işliyor ve nasıl işleyebiliyor. Burada bir yanlışlık var, ama nerede?
İstediğiniz kadar kanununuz, mahkemeniz, polisiniz olsun. İnsanlara eğitim verirken sadece kitaptan ders okutuyor ve hayatı anlatamıyor, manevi değerleri içselleştirip vicdanları geliştiremiyor, yaşam alanlarındaki altyapı ve mimarileri insan onuruna yakışır bir şekilde tasarlayıp uygulayamıyor, ihtiyaçlara uygun meslek mensubu ara eleman ve yöneticileri yetiştiremiyor, görevlendirmelerde liyakatli olanı seçemiyor, başarıyı ödüllendirip kötülüğü cezalandıramıyorsanız;
• Liyakatli meslek mensubu yetiştiremezsiniz,
• Liyakatsiz işçi, memur, polis zamanında görev yapmaz,
• Polisiniz suçlunun peşinden koşmaz,
• Mahkemeye çıksa da, cezaevleri dolu olduğu için bugünkü gibi serbest kalır,
• Adalet gecikir, toplum rencide olur,
• Adaletin olmadığı bir toplumda vicdan-erdem gelişmez,
• Vicdan ve erdemin olmadığı bir toplumda kimse suç işlemekten çekinmez,
• Suçun yoğun olduğu toplumda hayat kalitesi sürekli düşer.
Şahsi kanaatim; toplumun halâ daha büyük kısmı vicdan sahibi ve erdemli insanlardan oluşuyor. Onlar toplumun düzenini bozmayıp, sessizliklerini muhafaza ettiklerinden dolayı mevcudiyetlerinin çok fazla farkına varılamıyor. Ancak toplumun huzuru ve kamunun düzenini sağlamakla görevli olanların, ihtiyaç duyulan yerde ve ihtiyaç duyulan dakikada, yeterli sayı ve nitelikle bulunamamaları / bulundurulmamaları sebebiyle suçlu ve suçun önüne geçilmiyor / geçilemiyor.
Sadece bir örnek; İstanbul’da trafik sabah bazı bölgelerde saat 06:30’da başlar. Akşamları da özellikle kötü havalarda saat 21:00’e kadar yoğun olur. Bu saatlerd trafik çok yavaş ilerler, bazen kavga çıkar, çoğunlukla da kavga çıkmasın diye trafiğin altını üstüne getiren (genellikle de adı esnaf diye geçen ve bu işi profesyonelce yapıp, çeşitli ebatlarda ticari araçlar kullanan) ite-kopuğa ses çıkartılmaz.
Sorun belli, çözümü belli…