Son günlerin tartışmalı kurumu haline gelen TÜİK’e göre ülkede işsizlik yok. Bakan Şimşek’e göre de en zor geride kaldı. Ama kredi borçlarından satın alma gücünün erimesine kadar vatandaşın çilesi bitmiyor.
Her gün artan yaşam maliyetleri karşısında çalıştığı rakama bile geçinemeyen insanlar, sırasıyla ödemelerini aksatırken, boğazından keserek ayakta durmaya çalışıyor. Bir de bunun üzerine işsizlik gerçeği geldiği zaman işler tamamen içinden çıkılmaz duruma dönüşüyor.
Fakat garip olan şu iki sadece işsiz kalmanız yetmiyor. Aynı zamanda işsiz de sayılmanız lazım. Zira TÜİK’e göre her işsizden sadece biri işsiz olarak kabul ediliyor. İş aramaktan ümidini kaybedenler dahil, diğerleri atıl işgücü diye bir tanımın içine sokan kurum ve ona sığınarak meseleyi bir övünme aracı haline getiren ekonomi yönetimi, günün sonunda bu evlere ekmek götürülmediğinin farkında değil.
Peki işsiz vatandaş bir tarafta yok sayılırken, öte tarafta iş aramaktan ümidini yitirmişken, bir diğer yanda neredeyse kölelik fiyatlarına çalıştırılmak istenirken, iş arama giderse neye ihtiyacı var?
İstanbul gibi bir metropolde bunun da bedeli ağır. Yapılan hesaplamaya ve Sözcü Gazetesi’nde yer alan habere göre, sonucunun ne olacağı bilinmeyen, hatta asgari ücret ya da bir miktar üzeri teklif edilen bir iş görüşmesine gitmesi için insanların 79,8 TL harcaması gerekiyor.
Ekonomi yönetiminin göz ardı ettiği meseleyi şimdi İstanbul’da belediye iş arayanların koşulları taşımak kaydıyla dört seyahatini ücretsiz yapmak için bir teklif sundu. Son derece olumlu bir yaklaşım ama yeterli değil.
Günün sonunda iş aramak için gereken maliyet, bugün ulaşım hakkının bile geri alınmaya başladığı işletmeleri, hatta küçük işletmelerde böyle bir hakkın bile olmadığını düşünürseniz, çalışırken de ödemeniz gereken bir rakam haline dönüşüyor.
İş ararken görüşmeye gidip dönmek için 80 TL’ye ihtiyacı olan insanların, işi bulduktan sonra da aynı parayı harcayacağını ve 26 iş günü çalışacağını düşünürseniz ortaya ne çıkıyor? Asgari ücret ya da bir miktar üzerinde para kazanmak için gideceği işin finansman problemi.
Bu da aynı hesaptan yola çıkarsak 2 bin 80 TL’yi harcaması gereğini ortaya koyuyor. Hadi asgari ücretin üzerinde para verdiniz diyelim. Ne kadar vermiş olabilirsiniz? Taş çatlasın 25 bin TL.
Bunu alan sayısı da parmakla gösterilir bu ülkede ama genelin 17 bin TL düzeyinde çalıştığını, hatta yevmiye usulü çalışanların bu rakamın da altına çalıştırıldığını hepimiz biliyoruz.
Şimdi bu şartlar altında meseleyi tekrar düşünün. Bu miktarda maaş alanlar, gelirlerinin araştırmalara göre yüzde 70’ini gıda, kira ve ulaşıma harcıyorsa ve sadece ulaşım için 2 bin TL minimum para gerekiyorsa, çalışır mı? Bu soruların yanıtını bulmadan, ‘kimse ya da gençler çalışmak istemiyor’ hamaseti yapmayın.