Türkiye’de 2016 yılına kadar asgari ücretin üzerinde maaş alan emeklilerin, son 10 yılda nasıl fakirleşerek, açlık sınırının altına düşürüldüğü, asgari ücretin ise 10 bin TL altına itildiği herkes tarafından biliniyor.
Elbette herkes bu süreçte sıkıntı yaşadı. Ama yapılan uygulamalardan en çok kim çırak çıktı diye sorarsanız, tartışmasız adres emekliler. Bunun en güzel sağlamasını ise Diyanet’in açıkladığı vekaleten kurban kesim ücretlerinden yapmak mümkün.
Diyanet bu sene için vekaleten kurban kesim bedelini yurtiçinde 13 bin 500 TL, yurtdışı için ise 5 bin 450 TL olarak açıkladı. Aradaki farkın okumasını ayrıca yapacağım. Ama öncelikle bir kurbanın, yaklaşım bir emekli maaşına denk geldiği tespitini ortaya koyalım.
Bir önceki seneye baktığımızda da durum çok farklı değil. 2024 yılındaki rakamlar yurtiçi için 11 bin 750 TL, yurtdışı için de 4 bin 750 TL… Maaş da 12 bin 500 TL idi. Asıl kırılmanın ise bir önceki sene olduğu gözleniyor.
2023 yılında fiyatlar yurtiçi adına 5 bin 950 TL, yurtdışı için ise 2 bin 750 TL… Aradaki fiyat farkına dikkatinizi çekerim. Bu iki sene insanların ürünler ya da kg/maaş arasında et boyutunda nasıl kırıldığını gösteriyor.
Son iki yıldır enflasyon düşecek gerekçesiyle açıklanan değil, hedeflenen enflasyon üzerinden maaşları arttırılan insanların nasıl fakirleştiğini açıkça ortaya koyuyor. Düz mantıkla bakarsanız, kurban fiyatının üzerinde bir emekli maaşı vardı. 5 bin 500 TL ile başlayan yıl ara zamla 7 bin 500 TL ile bitti. Ama yılbaşı ücretini dikkate alırsanız kriter değişmemiş.
O kadar büyük bir kırılma yaşanmış ki, Mehmet Şimşek’in enflasyonun artış hızı düşüyor tezini düşürecek cinsten. Elbette bu arada rakamlar artarken, satın alma gücünün hızla eridiğini de dikkate almanız gerekiyor.
Kurban / maaş oranında bir önceki yıla gittiğinizde ise daha ilginç bir fotoğraf ortaya çıkıyor. O süreçte yılın başına 2 bin 500 TL ile başlayan emekli maaşı, yine enflasyon engellenemeyince yılın ortasında 3 bin 500 TL yapıldı.
Aynı sene yine Diyanet’in açıkladığı kurban kesim ücretlerinin yurtiçinde 2 bin 250 TL, yurtdışında bin 800 TL belirlendiğini görüyoruz. Yani yılın başında kriter yine uygulanmış, ama ortasına gelindiğinde eldeki geliriyle 1,5 kurban alabilecek emekli maaşı, senenin sonunda tekrar bir kurbana düşmüş. Yani 6 ayda yarım kurban fiyatı kadar fakirleşilmiş.
Yurtiçi ve yurtdışı makasının da hızla açıldığı görülüyor. Son 4 yıl dikkate alındığında yurtiçi fiyat 2 bin 250 TL’den 13 bin 500 TL’ye ulaşmış. Yurtdışında ise bin 800 TL olan ücret 5 bin 450 TL olmuş. Sadece bu rakamlar bile enflasyonun hayatın kendisiyle, TÜİK arasında nasıl bir fark ortaya koyduğunu gösteriyor.
Gelelim yurtiçi ve yurtdışı fiyat farkına… Neden bu fark? 2024 yılında Kızılay’ın resmi internet sitesindeki açıklamadan paylaşayım: “Yurt dışındaki kurban fiyatları ülkelerdeki piyasa şartlarına, ekonomik faktörlere ve maliyetlere bağlı olarak daha ucuz olabilir. Ayrıca, yerel piyasadaki rekabet şartları ve düşük üretim maliyetleri de fiyatların daha uygun olmasına neden olabilir.”
Yani kimsenin bizi kıskandığı yok. Bize fiyat 314 avro, yurtdışına 126 dolar…Neden kaynaklı? Maliyetler ve ülkedeki piyasa şartları. Kızılay açıklamasında bu deniliyor. Yani hem kişi başına gelir farkımız var, hem satın alma gücünde eksideyiz, hem de daha pahalı ürünlere ulaşıyoruz.
Nerede? Tarım ve hayvancılık ülkesinde… Sonra da kalkıp, Avrupa batıyor diye hamaset yapılıyor. Ortada bir kurban, bir de kurban fiyatı var. Ama gözüken o ki bu ülkenin kurbanı emekliler olmuş. Diyeceksiniz ki asgari ücretli farklı mı? Elbette değil. İnanın bana sanayicinin de durumu bundan öte gözükmüyor. İşte ekonomi yönetiminin ülkedeki insanı yok saymasının fotoğrafı da bu.