Yeni dönemde tüketici olmak
1962 yılında ABD Başkanı Kennedy’nin Temsilciler Meclisi’nde yaptığı konuşmada tüketici haklarından bahsetmesiyle başlayan ve bu vesile 15 Mart’ı Dünya Tüketici Hakları Günü haline getiren ve bizde de 1985 senesinden bu yana kutlanan o özel günü, yeni dönemle birlikte okumakta yarar var.
Tüm dünyada olduğu gibi, bizde de tüketicinin esas kabul edildiği, verisiyle, davranış modellemesiyle, tüketim gücü ve belirleyici rolüyle aslında eskisinden daha kral olduğu bir döneme girmiş bulunuyoruz.
Bugün için baktığımızda verilerimiz üzerinden talebi, arzı ve piyasalardaki eğilimleri belirleme gücüne sahibiz. Yeterince tüketici hakkı kavramının üzerinde duruluyor mu, tartışılır. Bu ülkeden ülkeye, hatta sektörlere göre bile değişen bir fotoğraf veriyor.
Ama kesin olan şu ki, satın alma gücü açısından optimum noktanın ideal olduğu bir zeminden tartışmalıyız. Yani maddi gücün çok yüksek olduğu ya da çok düşük olduğu toplumlarda sağlıklı bir tüketici hakkı zemininden söz etmek mümkün değildir.
Zira birinde umursamazlıkla başlayan, aşırı lüks, tüketim ve israf ortaya çıkar, diğerinde de ise alım gücü eksikliğinden kaynaklanan hak arama kayıplarının ve zemininin kaybolduğu ortamlardan söz ediyorum.
Daha net bir ifadeyle Körfez ülkelerinde yüksek satın alma gücünün etkisiyle israfın ve tüketici zafiyetinin öne çıktığı, Afrika ülkelerinde de ulaştığını tüket duygusuyla kalite tartışmasının yaşandığı bir ortamdan söz edebiliriz.
Biz, günlük zorlukları bir kenara bırakırsak, daha optimum noktayı hedefleyen bir yapıya sahibiz. Bu nedenle dünyada ortalama gelir grubunun etkin olduğu ekonomiler, yani başta Avrupa ülkeleri tüketici hakkı ve bilinci noktasında daha ideal olan, standartlarını daha net ve uygulanabilir kılan yapılar olarak dikkat çeker.
Bu nedenle bizim de hedeflediğimiz kanal bu. Elbette Avrupa ile aramızda ciddi bir kişi başı gelir ve satın alma gücü farkı var. Ama yolculuğun istikametine bakarsanız, Türkiye’nin AB’yi hedeflemesinin doğruluğunu buradan okumak lazım.
Peki yeni ekonomide, hızla eskisinden daha kral hale gelen tüketici, yeni ekonomiyle birlikte hangi noktaya ulaşacak. Bilhassa nesnelerin interneti ve verilerimizden çıkarımlı yapay zekâ uygulamalarının yaygınlaşması, akıllı evler ve şehirler sisteminin yaygınlaşmasıyla tüketici kavramına ilişkin bir farklılaşma ortaya çıkıyor.
Son dönem sektörel saptamalara baktığınızda da ise bu hedef kaymasını gözlemliyorsunuz. Mesela artık buzdolabınız sizin için online biçimde, sizin tüketim alışkanlıklarınıza göre sipariş verecekse, evdeki tuvalet kağıdından temizlik malzemesine kadar her şey bu zemine taşınacaksa şirketler artık pazarlamayı size mi yapar, yoksa makinelere mi?
İşte yeni ekonomide farklılaşma burada ortaya çıkıyor. Kısa süre içinde, artık firmaların insanlara değil, insanların verilerine sahip ve sipariş verebilen makinelere yönelik hedeflemeler yapacağı çok açık.
Peki bu aşamada kontrol bizden çıkıyor mu? İşte en kritik alan da bu. Tüketici bilincinin farklılaşması gereken alan da bu. Artık verilerinizi yöneten cihazları daha iyi kontrol etmeniz, alışkanlıklarla size tüketim dayatmasına izin vermemeniz ve onu da denetimli bir yönetime tabi tutmanız gerekir.
Ezcümle, yeni ekonominin tüketicisi kimdir diye sorarsak, yanıtı şu olur? Verilerini ve bundan kaynaklı tüketimini kontrol edebilen, denetleyen kişi nitelikli tüketici olacak. Aksi takdirde makine sipariş eder, siz harcarsınız.
Üstelik ödeme, otomatik olarak hesabınızdan yapılacağı için, çoğu zaman bu harcamayı ıskalama riskiniz de var. Bu nedenle şimdiden bireylerin teknolojik okur yazarlığı geliştirilmeli ve tüketici kanunları da bu kapsamda yeniden tartışılmalıdır.