Geçim sıkıntısı mı çekiyorsunuz? Maaşınız ihtiyaçlarınızı karşılamaya yetmiyor mu? Peki neden? Çünkü ekonomi yönetimine bakılırsa, enflasyon hızla düşüyor, Cumhuriyet tarihinin en iyi maaşları veriliyor, ekonomimiz bir yıldız gibi parlıyor.
Ortadaki fiyat artışları fırsatçılardan kaynaklanırken, yapılan denetimlerde de göz açtırılmıyor. Hatta yaşananlar da büyük ihtimalle elinde hiçbir yetkisi olmayan muhalefetten, hatta ana muhalefetten kaynaklanıyor.
Ne güzel dünya değil mi? Tüm ekonomiye hakim olacaksınız; tüm bütçe ve gelirler elinizde olacak; harcama yetkisini cebinize koyacaksınız; fakat hiçbir şeyin sorumluluğunu taşımayacaksınız.
Şimdi de ufaktan dünyadaki ekonomik gelişmeler dillendirilmeye başlandı. Biz bunu nereden hatırlıyoruz? Dış güçler meselesinden… İlk önce gençlerin itirazları yüzünden ekonomide sıkıntılar yaşandığının alt yapısını yaptılar, şimdi de Trump üzerinden ekonomik sıkıntıları dış dünyaya bağlamanın zeminini hazırlıyorlar, akabinde de muhtemelen ‘birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olan şu günlerde’ diye başlayan cümleler duyacağız.
İki gün öncesine kadar enflasyonla mücadele kapsamında gelirleri kısan, ardından daha önce tavsiye ettiği kredili yaşama ani fren koyan bir yaklaşımın, ardından iç piyasa dinamikleriyle büyüdüğünü söylemesi zaten yeterince çelişkiliydi.
Fakat vatandaş üç haneli enflasyonu yaşarken, daralmadan kaynaklı ve ilaveten kâğıt üzerinde düşürülen enflasyonu da hem algı için kullanmak, hem de bir sonraki maaş artış oranlarını belirlemek için gerekçe yapmak esas alındı.
Şimdi son açıklanan Merkez Bankası piyasa katılımcıları anketinin sonuçlarına buradan bakmak gerekiyor. Kim bu piyasa katılımcıları? Genellikle halkın ekonomisiyle ilgisi olmayan, meseleye daha çok finans odaklı bakan iktisatçı ya da profesyoneller…
Şimdi bunlar enflasyonda yükseliş beklediklerini ortaya koydular. Ne kadar yüzde 1 farkla… Bunun üzerinden de tüm medya kuruluşları meseleyi haberleştirdiler. Ama kast edilen ne? Beklentiyi yüzde 24,5’tan yüzde 25,5’a yükseltmek…
Bu ne demek biliyor musunuz? Ters algı üzerinden ülkede enflasyon artış hızının hedefler doğrultusunda gerçekleşeceğini söylemektir. Peki vatandaşı ne kadar ilgilendiriyor? Şu açıdan yakından etkiliyor?
Madem bu ekonomik yolculuk sonuç veriyor, ufak sapmalarla hedef tutturuluyor, o zaman yaklaşımda devamlılık esas olmalı ve gerçekleşen değil, hedeflenen enflasyon üzerinden gelir artışı yapmayı esas almalıyız.
Konuya buradan baktığınızda da hayatınıza değecek mesele, şimdiden yüzde 14 hedefi esas alıp, yüzde 15 ile yüzde 20 arasında bir maaş artışına hazırlanmak gerekiyor. Peki bugünkü koşullarda bile bu artış ihtiyacınız giderir mi? Net yanıt: Hayır.. Bir de yılın sonuna kadar yıprandığınızı, mevcut yıpranmanızı ekleyerek ve yeni fiyat artışlarını düşünerek ele alın. Şu açık ki ki, vatandaşı zor günler bekliyor.