Bir alışveriş anaforunu andıran döneme girdik. Özellikle 21 Kasım günüyle başlayan süreçte, yine tüketim adına her türlü hamle yapılacak.
Her ne kadar geçen seneki istatistiklere ve gerçekleşmelere baktığınızda rakamdan ayrı okuma yaparsanız insanların temizlik ve hijyen ürünlerine yöneldiğini görüyor olsak da, borca batmış tüketicinin dikkatli olması gerektiğini söylemek gerekir.
Çünkü bu süreçte tüketimin cazip kılınması için, başta internet ortamı olmak üzere her yerde çeşitli kampanyalara muhatap kalacaksınız. Bunlara aldanarak, ihtiyaç yaratılmasına izin vermeyecek bir bilinçte hareket etmek önemli.
Elbette tüketim yapmayın vurgusunu ve mesajlarını da gerçekçi bulmuyorum. Zira zaten iç piyasadaki hacmini kaybetmiş esnafın ve firmaların da bu dönemi dört gözle beklediğinin farkındayım.
Bu nedenle ‘tüketimsizlik’ çağrılarına da kulak asmayın. Tek kriter ihtiyacınız olmayan bir şeyin satın almayın. Zira tüketicinin finansman ile ilgili ciddi sıkıntıları var. Bir tarafta satın alma gücü düşerken, geçen seneden beri şiddetlenen gerçekçi olmayan enflasyon oranında bile verilmeyen zamlar, dikkatli olunmasını gerektiriyor.
Yılın dokuz aylık performansına baktığınızda takibe düşen oranında bireysel ve kredi kartı ortalamasında yüzde 110’un üzerinde, sadece kredi kartlarında yüzde 200 artış olduğunu unutmayın.
Bu süreçte yapılması gereken ihtiyaç belirlemektir. Şüphesiz ihtiyaç listeniz varsa ve bu doğrultuda hareket ediyorsanız, bilinçli bir tüketici olarak kampanyalardan, indirimlerden yararlanmanız faydalı olacaktır.
Yine zaten bir tüketim ihtiyacınız varsa, onu bu döneme denk getirmek, sunulan olanaklar adına size fırsat yaratırken, işleri durma noktasına gelmiş esnafı ve bağlantılı olarak da üretici firmaları rahatlatan bir unsur olacaktır.
Ama tüm bunları bir bütçe dengesi içinde, gelirinizi kaybetme riskini de hesaba katarak, sınırsız borçlanmama ilkesi doğrultusunda yapmak akılcı yaklaşımdır. Nitekim tüketici birkaç senedir zaten bu eğilimi gösteriyor.
Başta hijyen ve temizlik maddeleriyle ilgili fiyat fırsatı yarattığı başlıklarda toplu alımlar yapıyor. Bu yaklaşım, zaten neticede yapacağı bir harcamayı öne çekerek bir miktar toplu ödeme yapmayı, ama sonrasında gelecek zamlardan da korunmayı sağlayacaktır.
Yine de bunu yaparken ihtiyacı sonsuza kadar karşılayacak bir alım yapamayacağınızın bilincinde, bunu bir aşırı borçlanma vesilesi haline dönüştürmemekte yarar var. Zira bugünden görülen topla 2025 senesinin de vatandaş adına çok hoş geçmeyeceğini bize anlatıyor.
Gerek ücretlerde, gerekse de emekli maaşlarında ihtiyaç kadar bir artış olmazken, bütçenin açık yapısına ve sözde tasarruf yaklaşımına baktığımızda yeni zam ve vergilerle muhatap olacağımız açık. Bu nedenle mesaj net: İhtiyaç değilse almayın, gereksiz borçlanmayın.