Ülkede vatandaşın geçinemediği konusunda hükümet dahil herkes hemfikir. Aslında bu konu, reddedilemeyecek ya da görmezden gelinemeyecek kadar sorunlu bir hal aldı. Bu nedenle de asgari ücretten başlayan bir başlık altında emeklilere, memurlara, kısaca herkese gelir arttırıcı tedbirler tartışılıyor.
Bunun en gösterge niteliğindeki başlığı da asgari ücret… Çünkü diğerlerine silsile halinde yansıması gereken bir kriter olma özelliği taşıyor. Bu nedenle de ilk kabine toplantısının ardından bir süreç başlatılacağı haberi kulislerde dolaşıyor. Zaten görüşmelerdeki sıklaşma da bunu doğruluyor.
Peki asgari ücret artarsa ne olur? Bunu işveren dünyasından ‘maliyeti birlikte üstlenelim’ mesajıyla birlikte okumazsak, sadece asgari ücretin arttığı ama işsizlerin çoğaldığı bir ekonomik ortam yaratırız.
Böyle bir durum da kimsenin işine gelmez. Peki diyelim ki asgari ücreti, emekli ve memur maaşlarını arttırdık. Çözüm mü? Ne yazık ki kötü haber burada. Her ne kadar Bakan Nebati tersini de söyleye, ülkede ek bir bütçe çalışması gündemde ise ve rakam yeni bir bütçe büyüklüğündeyse zam yağmuru devam edecek anlamına gelir.
Bu nedenle maaşlarda nasıl bir fark verilirse verilsin, açıklanan enflasyon rakamı gerçeği yansıtmadığı için çare olmayacaktır. Ne yazık ki sıkışan vatandaş da kredi ve kredi kartına yönelmeye devam edecektir.
Korkuyorum ki, ticari kredilerle ilgili akıl almaz hamleler yapan ve bankaları buradan uzaklaştıran ekonomi yönetimi de, elindeki paranın stok maliyetinden kurtulmak ve riski dağıtmak isteyeren bankaların, tekrar tüketiciye yüklenmesi sonucunu doğurucak.
Bu ilk planda nefes aldırıcı bir durum gibi gözükse de, ne yazık ki 1,1 trilyona TL’ye ulaşan tüketici cephesinde, daha çok borçlanmanın ve toplu batağın yolunu açma riski taşıyan bir durumu ortaya çıkaracak.
Tüm bunları ortaya koyduktan sonra, tekrar asgari ücretin artması durumunda neyin değişeceğine dair soruyu sorup, farklı bir boyut açalım. Eğer bir ülkede asgari ücret, ortalama ücret haline dönmüşse, asıl tartışmaya buradan başlamak gerekiyor.
Çünkü dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde, çalışan her iki kişiden birinin asgari ücret aldığı bir ortam yok. Genellikle asgari ücret, kanunlarla yasaklanan angaryanın önüne geçebilmek için konulan alt sınırdır. Ama bizde ne yazık ki maaşın kendisi haline dönüştü.
Bu nedenle ağzınıza bir parmak bal verip, açlık sınırının altındaki rakamlar üzerinden sizi rahatlatacağını söyleyenlere inanmayın. Yoksulluk sınırı olan 20 bin TL’yi ortaya koyun. Koyun ki, pansuman tedbirlerle durumu geçiştiren, ama daha büyük hasarlar veren bu yapı tartışılmaya başlansın.
Aksi takdirde ister ücretli, ister emekli olun, yapılacak her artışın bütçenizde bir ay bile nefes almaya yaraması büyük sürpriz olur.
[email protected]