‘Tüketici kırmızı alarm veriyor.’ Bu uyarı, Tüketici Birliği Federasyonu Başkanı M. Bülent Deniz’e ait. Bu kırmızı alarmı çok iyi okumak lazım. Fakat bu sadece mevcut durum hakkında bize bilgi verebilir.
Esasen açıklamada geleceğe yönelik stagflasyon uyarısı dahil bir dizi başlık da var. Ama bugün canı yananların tsunamiyi görme yeteneklerini yitirdiğini de kabul etmek gerekir.
Oysa yılın ikinci yarısında Türkiye’de vatandaşı çok daha zorlu koşullar bekliyor. Geldiğimiz noktada işsizlikten geçim sıkıntısına kadar bir dizi problemi hayatında sıradanlaştıran tüketici, gücünü kaybetmiş halde daha büyük dalgaları nasıl göğüsleyecek?
Bence en çok sormamız gereken soruların başında bu geliyor. Zira bir tarafta bozulan bütçe dengeleri, vergi tahsilâtlarının tahakkuklarına göre çok düşük kalması, artan kamu açıkları vatandaşın üzerine dolaylı vergiler ve zamlarla daha çok yüklenileceğinin de sinyalini veriyor.
Sürekli borca batmaya devam eden, bilinçli ya da bilinçsiz kredi kullanımlarıyla hayatını daha da zorlaştıran bir yapının artık sürdürülebilme olanağı kalmadı. Hatta bunu Eylül ayıyla birlikte bankaların sorunlu alacakları takip listesine atıp harekete geçeceğini de düşünerek analiz edersek, 2021 senesini kaç kişinin ayakta kapatabileceği sorusunun yanıtı, zorlu bir sınav haline dönüşüyor.
Zamlar yeni zamları izleyecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Çünkü bütçe gerçekleşmeleri, sürekli iç borçlanmaya giden eğilim bize bunun artan hızla önümüze geleceğini anlatıyor.
Borç deseniz zaten gırtlağı aşmış vaziyette. Tüm bunların üzerine bir de enflasyon gerçeği var ki; başlı başına bir tartışma konusu. Merkez Bankası Başkanı bile sonunda üretici ile tüketiciyi suçlar noktaya geldi.
Hangi enflasyonda? Gerçeğin, yani sokakta yaşananın yanından bile geçmeyen resmi enflasyon rakamında… Bir de bunun üzerine gerçek yaşam maliyetini ve sistematik düşen alım gücünü koyarsak, vatandaşın durumu içler acısı bir hal alıyor.
Üstelik bu vatandaştan tüketim yaparak dolaylı vergilerle ve hayatın her aşamasına getirilen ve getirilecek zamlarla ülkeyi finanse etmesini bekliyorsunuz. Hoş mesela KDV tahsilat / tahakkuk oranlarına bakarsanız orada da başka bir alarm var.
Tüketici dolaylı vergiyi satınalma sırasında ödemiş. Ama yalnız bırakılan esnaf, bunu yatırmamış. Yani devletten göremediği desteği, dolaylı vergilerden ödemelerini erteleyerek, borçlanarak kullanmış.
Tüm bunları alt alta koyduğumuzda şu an ortalığı yakıp kavuran sıcaklardan çok daha sıcak bir sonbahar ve kış karşılamaya hazırlanmamız gerektiği ortaya çıkıyor. Peki kimin umurunda? En azından umurunda olması gerekenlerin umurunda olmadığı açık gözüküyor.
Vatandaşı bir an once rahatlatacak formüller bulunması gerekiyor ve bu yeni kredi vermek değil. Daha kalıcı, sorunu büyütmek yerine, sorunu gidermek üzerine kurgulanmış politikalar hayata geçirilmeli. Aksi takdirde ekonomi ekseninde ülke toptan çökecek.
[email protected]