Ülkede vatandaşın içinde bulunduğu geçim sıkıntısı malum. Aslında kimse geçinemiyor. Mesele de ‘aç mısın değil misin’ tartışması üzerine magazinleştiriliyor. Oysa asgari ücretli çalışan sayısıyla ülkedeki açlık sınırını birlikte değerlendirdiğinizde matematik bu sorunun yanıtını net bir biçimde veriyor.
Ama biz magazine girmeden işin asıl kriter edilmesi gereken yoksulluk sınırının üzerinden bir değerlendirme yapalım. Şu an itibariyle Türk-İş rakamlarına göre yoksulluk sınırı 20 bin TL’ye dayandı. Rakam tam 19 bin 602 TL…
Kaç aileye bu para giriyor; bence tartışmaya açık bir konu dahi değil. Fakat eş zamanlı olarak asıl dikkat edilmesi gereken husus, yoksulluk sınırındaki artışın hızı. 2021 Aralık ayında yoksulluk sınırı 13 bin 348 TL. Nisan ayında 17 bin 340 TL ve son açıklanan Mayıs 2022 verisine göre de 20 bin TL sınırına dayandı.
O kadar yüksek bir tempoyla yukarı yönlü seyrediyor ki, bu mesele geçinemeyen insanların bambaşka bir sorunla başbaşa kalacağını bugünden haber veriyor. Ne o sorun? Ödemeler krizi… Bunu daha iyi anlayabilmek için bir başka haberin detayını ortaya koymakta fayda var.
Merkez Bankası 2022 Mayıs Finansal İstikrar Raporu’nun detaylarına baktığınızda, Mart 2022 itibariyle yakın izlemedeki krediler 567 milyar TL’ye ulaşmış gözüküyor. Buna tahsili gecikmiş 163 milyar TL’yi de ilave ettiğinizde karışımıza çıkan riskin boyutu 730 milyar TL’yi buluyor.
İcra dosyalarının da 23,5 milyon adedi aştığını ilave edelim. Yetmedi, toplam tüketici borcunun, sorunlu alacaklar da eklendiğinde 1 trilyon 86 milyar TL’ye yaklaştığı bilgisini ekleyelim.
Şimdi yoksulluk sınırının bu kadar hızla arttığı, gelirin yok hükmüne geldiği ve borç sıkıntısının büyüdüğü bir ortamda, vatandaşın çok yakında bankalarla çok daha sıkıntılı bir sürece gireceğini görmemek mümkün değil.
Bunun da zincirleme olarak iç piyasadaki hacmin düşmesinden banka alacaklarının tahsilinde yaşanacak risklere, alacak / verecek davalarındaki patlamadan vergi gelirlerindeki azalmaya kadar bir dizi sıkıntılı başlığı beraberinde getireceği açık.
Böylesi bir tablo ortadayken ve insanlar iki hafta üst üste aynı paraya filesini aynı ürünlerle dolduramazken açlık tartışması yapmak hem çok anlamsız, hem de konuyu sulandırmaktan başka bir işe yaramaz.
İnsanların büyük bir yoksullaşma yaşadığı, halen ihtiyaçlarını kredi ve kredi kartlarının limitlerinin sonuyla yapmaya uğraştığı ve yoksulluk boyutunun artan hızla arttığı çok aleni bir tablo olarak ortada duruyor.
Bu kısır tartışmayı yapmak yerine, tsunami gibi yaklaşan ödemeler krizine şimdiden çare bulunması gerekiyor. Aksi takdirde her şeyini kaybetmiş insanlardan tahsil edilebilecek ne bir TL bulabilirsiniz ne de o insanların geçim sıkıntısını giderebilirsiniz. Tablo çok açık.
[email protected]