Bir toplantıdasınız ya da yemek yapıyorsunuz. Israrla çalan bir telefon sesi duyuyorsunuz. Ardından açıyorsunuz ve sizi beklemeye alıyorlar. Uzun uzun beklettikten sonra, karşınıza robot mu, insan mı olduğu belli olman bir ses çıkıyor.
Daha ‘müsait misiniz’ sorusunu sormadan arka arkaya cümleleri sıralamaya başlıyor. Sıranın size gelmesini bekliyorsunuz ama nafile... Elindeki metin bitene kadar sizi duymuyor bile. Sonra ardından yeni bir kampanyaları olduğu ya da kullanımda size sunacakları avantajlardan bahsetmek istediklerini söylüyorlar.
‘Müsait değilim’ diyorsunuz; dinlemiyorlar. Israrla konuşma taleplerini yineliyorlar. Tekrarlıyorsunuz; ‘müsait değilim. Bu durumda da sizi ne zaman arayabileceklerini soruyorlar. İyi niyetle bir zaman dilimi söylüyorsunuz; aradan 10 dakika geçmeden tekrar arıyorlar.
Telefonu meşgule atıyorsunuz; yılmıyorlar. Tekrar; tekrar; tekrar... Mutlaka cevap vermeniz gerekiyor. Bu nasıl bir mecburiyet ki, kullanıcı olarak ben firmaya cevap vermek zorundayım?
Dayanamayıp, sonunda tekrar açıyorsunuz. Durumu iletip, bir saat dilimi verdiğinizi ve neden ısrarla aramaya devam ettiklerini soruyorsunuz. Aldığınız yanıt; evlere şenlik. Sistemin sonuçsuz bırakılan görüşmeleri dikkate almadığını, sistem gereği tekrar arandığınızı belirtiyorlar.
Ortada tam bir baskı ve hatta manevi terör olarak nitelendirilebilecek bir fotoğraf var. Telefonu açtığınızda, bu çocukların görüşmelerden ekmek parası kazandığını düşünerek, ‘buyrun dinliyorum’ derseniz de olay bambaşka bir boyutta karşınıza çıkıyor.
Bu sefer de kampanyalarından bahsedip, sanki mutlaka bunlardan birine geçmek zorundaymışsınız gibi davranıyorlar. Bir gün bir tanesine ‘ben kullanım paketimden memnunum’ dedim. Karşılığında ‘nasıl olur’ dedi. ‘Size ne ben belki fazla para ödemek istiyorum’ diye çıkıştım. ‘Ama’ diyerek elindekini satmaya çalıştı.
Bu tip kampanyalarda da çoğu zaman geçiş yaptığınızda filmin sonunda zarar ettiğiniz de işin cabası. Savunmaları da bilgilendirmeye izin vermeniz. Bir tüketici olarak, hizmet aldığım bir firmaya bilgilendirme için izin veriyor olmam, onlara beni 7 / 24 rahatsız etme hakkı verir mi?
Şüphesiz evlere şenlik durumlar bununla da bitmiyor. Zaten müşterisi olduğunuz bir şirket, size zaten dahil olduğunuz bir paketi satmaya kalkarsa da şaşırmayın. Çünkü bu da başıma geldi. Arayan, daha karşısındaki kişinin hangi şartlarda firmadan hizmet aldığından bile bihaber.
Bunlar zaten çalıştığınız firmalar. Bir de hayatınızda hiç tanımadığınız, yolunuzun kesişmediği firmalara muhatap oluyorsunuz.
Dijital TV kuruluşundan, doğalgaz hizmetine kadar karşınızda bir satışçı bulabiliyorsunuz. Numaranızı nereden bulduklarını soruyorsunuz, tatminkar bir yanıt yok. Tekrar soruyorum; iznim olmadan bu bilgilerin satılması yasaklanmamış mıydı?
İş çığırından çıktı ve birinin buna el koyması gerekiyor. Fakat et fiyatlarının olmayan paramızla et tüketip, talebi yükselttiğimiz için arttığını söyleyen ya da daha kötüsü buna inanan bir bakış açısı buna çözüm bulur mu? Aslında ondan da şüpheliyim.