Cumhuriyetimiz’in 100. Yılına büyük bir gurur giriyoruz. Öyle bir süreçten bahsediyoruz ki, Atatürk’ün önderliğinde istiklal savaşı veren, ardından modern, akla ve bilime dayalı temellendirilmiş bir yapı kuran, üreten, savaş sürecinden sonrasındaki yapılanmaya kadar her şeyi de TBMM üzerinden Milleti ile birlikte oluşturan bir onur tablosu...
Eksiği, fazlası var mı, elbette var. Ama zaten bu iyiye doğru bir yolculuk değil mi? Peki tüm bunların temelinde insan varsa, en kritik anahtarını ne oluşturuyor? Vatandaş... Vatandaşlık sadece bir ülkeye kimlik numarası ile bağlı olmak değildir.
Ülkenin gerçek sahibi olduğunu bilerek, üretirken ve tüketirken sorumluluğu olan, üstüne düşeni yaparken, yetki verdiklerini de sorgulayan bir nitelikten söz ediyoruz. Günümüzde yaşadığımız sorunları incelersek, temelde bu başlıkta problemimiz olduğunu görüyoruz.
Birey yaratamadığınız yerde, ait yaratısınız ve aitler ancak mensup oldukları bloğun gerçekleri üzerinden hareket ederler. Güçlü bir Cumhuriyet için ortak paydalarda buluşan, kader birliği yapan, bireysel hak ve hürriyetlerine sahip olan vatandaşların sayısının çoğalması gerekir.
Vatandaş olmak dertlenmektir. Kimilerinin bugün ‘icat çıkarma’ diye önünün kesmeye çalıştığı işlerde, sorunlara kafa yormak, çözüm üretmek, taşın ucundan tutmak anlamına gelir. Millet iradesinden daha üst bir nokta olmadığının bilinciyle, hak arayan, hak koruyan, toplumu esaslandıran bir özellik taşımak gerekir.
Size ait olan bütçenin sorgulamasını yapıyorsanız, verdiğiniz oyun sadece bir sandıktan ibaret olmadığını, oy verdiğiniz kişi de denetlemeniz gerektiğini biliyorsanız, tüketirken, nicelik ve nitelik kadar yerliliğe özen gösteriyorsanız vatandaşsınız.
Geçici yetki verdiklerinize padişah muamelesi yapmıyorsanız, hesap sorabiliyorsanız, yerden bir kağıdı kaldırıp, kan bağınız olmayan memleketiniz evlatlarının eğitimi için dertlenebiliyorsanız vatandaşsınız.
Tüketirken sorumlu, üretirken var gücüyle, oy verirken şahsi menfaatleri gözetmeden, hak ararken toplum adına hareket edebiliyorsanız, en önemlisi memleket yani ortak gelecek konusunda kaygılarla sorgulama yapıp, bildiğiniz konuda çözümler üretebiliyorsanız vatandaşsınız.
Vatandaş sadece vergi başta olmak üzere sorumluluklarını yerine getiren değil, aynı zamanda ortaya değer koyan ama konulan değerin de adil ve doğru paylaşılması konusunda baskı unsuru olan memleketin gerçek sahibidir.
Herkesin memleket sevgisi yarışına girdiği bugünlerde, sözde değil özde ülkenizi sevdiğinizi göstermek, hakkınızın da sorumluluğunuzun da farkında olduğunuzu ortaya koymak istiyorsanız, taşın altından elinizi çekmemelisiniz. Yani Cumhuriyet siyaset değil, vatandaştır.
Bu ülkenin en güzel memleket sevgisi tanımını Atatürk yapmıştır. Der ki: “İşini en iyi yapan, ülkesini en çok sevendir.” Şimdi kendi vicdanınıza sorun: İşinizi iyi yapıyor musunuz? Cumhuriyetimiz’in 100. Yaşı kutlu olsun. Bugün ve yarınlarda el ele temennisiyle...
[email protected]