Yetkililerimiz ürün fiyatlarını arttıranları, kendilerine bildirmemizi istiyorlar. Verilen talimatlara göre zam yapmak yasak. Fakat aynı talimatlar sadece etiket fiyatlarıyla ilgileniyor. Mesela üretenin girdilerine dokunmak da sakıncalı. Çünkü etiketteki fiyat iktidar disiplini, diğerleri serbest piyasa kuralları içinde olmalı.
Mesela maaşlara zam yapıp yapmamak kendi özgürlüğünüz dahilinde, şayet ödeyeceğiniz vergi ve primi göze alıyorsanız. Ama etiket fiyatına dokunamazsınız. Yani sözün özü, iktidarımızı rahatsız edecek işlerden uzak durun.
Peki nasıl sağlamasını ya da denetimini yapacağız bunun? Mesela ekmek fiyatları... İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlut Uysal, şehirde 250 gram ekmeğin fiyatının 1,25 TL olduğunu, yüksek fiyattan satanın kendilerine bildirmesini istedi.
Cuma günü Sultanahmet’te bir pastaneye girerken TV bu haberi veriyordu. Kasadaki bey de söyleniyordu önündeki müşteriye... ‘Ekmeğe zam yapmak yasak ha, kolaysa gel de sen yapma. Hatta gel de bir ceza kes bakalım gücün yetiyorsa.”
Buradaki söylemden bir isyan hali algılamayın. Bir çaresizliğin ‘sen ne anlarsın halden’ ruh halinin vücut bulmuş hali... Şüphesiz ceza kesmeye kalkarsanız, diğer haliyle de tanışmanız kaçınılmaz.
Uysal’a göre ekmek 1,25... Fazla satanı şikayet edeceğiz... Oysa mesela bu pazar ben yine sabah kalktım; bakkalımdan ekmeğimi 1,50’ye aldım. Şimdi ne yapmalıyım? Beyaz Masa’ya mı bildirmeliyim?
Örneğin bu açıklamayı yapan İBB Başkanı Mevlut Uysal ve Vali Vasip Şahin’e sosyal medyadan herkes yorumlarıyla durumu aktardı. Haberlere yansıyan bu durumdan yola çıkarsak, zaten 250 gram ekmeğin İstanbul fiyatının fiilen 1,50 TL olduğunu görüyoruz.
Elbette ki yetkililerin de göstermelik bir kaç hareket dışında eyleme geçeceğini sanmıyorum. Çünkü burada ne vatandaş, ne de üreten suçlu? Bir fırsatçı muhabbeti içerisinde, iktidar kendini bu işten sıyırmanın ve tarafları birbirine düşürmenin yolunu bulmuş vaziyette...
Hatırlayacaksınız daha önce benzeri et fiyatlarında da yaşandı. Bir önceki Tarım Bakanı Fakıbaba, göreve ilk geldiği gün önce fiyatları yükseltenlere kızarak göreve başladı, giderken halen parmağını sallıyordu; ama tek gerçek et fiyatlarının sürekli arttığıydı. İthal edilerek, üreticiyi yok eden etler de işin cabası...
Mevcut Bakan da aynı kafada... O da un fiyatlarına kızıp, ithalata başvurarak fiyatları düşüreceğini söylüyor. Güler misin; ağlar mısın? Ama bir gerçek var ki ‘şikayet edin’ meselesi tamamen suçlamalardan kurtulup, insanları birbirine düşürmek için. Yani benzin fiyatı için istasyondaki pompacıya kızar mısınız? Ya da bunun bir faydası var mıdır?
Son açıklanan enflasyona bakalım. Tüketici fiyatı, resmi rakamlara göre bile yüzde 24,5, ama üretici enflasyonu da yüzde 46,1... Nasıl çıkacak bu işin içinden? Daha yansıtamadığı 22 puan fark var.
Bizler geçinemiyoruz ve evet fiyat artışları da iyice belimizi büküyor. Ama bu artışlar için üreticiyi size şikayet edelim de yansıtamadığı maliyetlerine rağmen, bir de ceza yesin, sonra işyerini kapatsın, biz de üstüne işsiz mi kalalım?
Hiç kenara çekilmeyin. Üreticinin yansıtamadığı maliyetin de, bizim yetişemediğimiz fiyatın da sorumlusu bizzat ekonomi yönetimidir. Ekmek kaç lira sorusu önemli. Lakin kaç liraya mal oluyor sorusu da önemli...
Bizi bize kırdırıp, işin içinden sıyrılmayın, siz yerli ve milli üretim sloganı atıp, ithalatseverlik oynayanlar...