Türkiye’nin tüm sıcak gündemleri arasında konut mağdurlarının mücadelesi devam ediyor. Sayıları 70 bini bulan bu mağdurlar, inşaat firmalarının önünde perişan oluyorlar ama yine de yeterince seslerini duyuramıyorlar.
Bu işin sonu nereye varacak bilinmez ama yalnız kalmayacakları ve IMF’nin Küresel Riskler Raporu’nda dünyada konut fiyatlarının düşeceğini açıklamasını da dikkate alırsanız, bu insanlara yenilerinin ekleneceğini görüyoruz.
Biliyoruz ki kötü niyetliler kadar, iyi niyetli ve işe devam edemeyenler de var. Bunun zincirleme bir şekilde mağdur sayısını arttıracağını tahmin etmek için medyum olmaya da gerek yok.
Türkiye’de yanlış tercihler ve her önüne gelenin inşaata soyunması, kontrolsüzlüğün de had safhada yaşanmasıyla ortaya çıkan bu dramın bir an önce ortadan kaldırılması gerekiyor. Esasen 80’lerin ortasında da benzer şeyleri yaşamıştık.
Bugün geldiğimiz noktada daha dramatik ve telafisi zor bir noktaya doğru ilerleyen bir sorun ve olası problem potansiyeli ile karşı karşıyayız. Peki karşılığında tepki var mı? İnsanların tüm haykırışlarına rağmen, büyük bir sessizlik sürüyor.
Ders alındığını düşünüyor musunuz? Açıkçası ben pek ihtimal vermiyorum. Zira 10 Nisan günü yeni ekonomik programı açıklayacak olan Bakan Berat Albayrak’ın konu başlıklarından biri inşaat sektörünün desteklenmesi üzerine kurgulanmış bir madde.
Kulisten yansıyan bilgiler, medyada şu cümleyle yer aldı: “Türkiye Emlak Bankası, gayrimenkul sektörünün finansmanını yönlendirecek şekilde, iyi uygulamalar kapsamında yeniden yapılandırılacak.”
Yani tıkanmış inşaat sektörünü, eski dost Emlak Bankası üzerinden tekrar hareketlendirmenin yolunu arayacaklar. Açıkçası bu bir işe yaramayacağı gibi, yine milyonların toprağa gömülmesine neden olacaktır.
Ekonomi yönetimi artık inşaat sektörünün ağırlığını tartışmak ve Türkiye’yi bu bağımlılıktan kurtarmak zorunda. Ne var ki yaklaşım buna dair olumlu işaretler vermiyor. Oysa madem bu banka tekrar hayata geçiyor daha farklı bir görev verilemez mi?
Mesela yeni inşaatlar yaratmak için finansman yollarını zorlayacağına, mağdurları mercek altına alsın. Bu konuda mağduriyetleri giderecek ve yarım kalan inşaatların tamamlanmasını sağlayıp, bankaların da tüketicilerin de üzerinden bu riski kaldıracak yöntemler üzerine çalışsın.
Yeni yapılan inşaatların satılmasının güç olduğunu biliyoruz. Peki o zaman niye bile bile lades diyoruz? Gelin geç olmadan yeni sorun yaratmak yerine, mevcut sorunu çözmenin derdine düşelim. Böylece binlerce kıt kanaat geçinirken ev sahibi olma hayaliyle perişan edilen insanlarımıza da sahip çıkmamız mümkün olabilir.