Tüketim denilince herkesin aklına para karşılığı bir mal almak geliyor. Oysa hizmet, bir adım ötesine geçelim kamu hizmeti de en büyük tüketimlerimizden biridir. Bunun bedelini de topluca vergilerimizde ya da yaşam maliyetlerimizle öderiz.
Seçimleri arkada bıraktığımıza göre meseleyi de böyle değerlendirmek lazım. Vatandaş olma bilinciyle herkes gitti ve oyunu kullandı. Kime oy verirseniz verin, oy işleminin en önemli anlamı, ‘benim paramı kullanarak bana hizmet vermeni kabul ediyorum’dur.
İşte tam bu noktada meseleye vatandaş kadar, bilinçli bir vatandaş gibi tüketici olarak da yaklaşmanız gerekiyor. Madem ki birilerine yetki veriyorsunuz, o zaman onun takibini de yapmanız şart.
Yani sandık başına gidip oy vermeniz sizi doğru bir vatandaş ya da anlatmaya çalıştığım ölçüde bilinçli bir tüketici haline getirmiyor. Hele ki yapılan seçim hayatımızı bire bir etkileyen yerel yönetim seçimiyse...
Şöyle düşünün. Bir markete giriyorsunuz, herhangi bir satınalma yapıyorsunuz ve sonrasında o ürünün size fayda sağlayıp sağlamadığına bakmayıp, kenara atıyorsunuz. Bunu kaç tüketici yapar?
Elbette kimse yapmaz. Aksine satınalma noktasında doğru bilgiyi almaya çalıştığı gibi, eve gider gitmez paketini açar ve kendisine söylenenlerle, aldığı ürünün karşılaştırmasını yapıp, kandırılıp kandırılmadığının sağlamasına gider.
Peki niye daha büyük maliyetler ödeyerek satın aldığınız kamu hizmetinde ve bunu teslim ettiğiniz kişide aramıyorsunuz?
Yani yapılan şey en büyük tüketimlerinizden biridir ve bilinçli bir tüketici olarak verdiğiniz oyun takibini yapmak, en önemli görevlerinizin başında geliyor.
Doğru bir tüketici ve vatandaş kavramı bunu gerektirir. Oy verdiklerinizden başlayarak, size vaatte bulunup oy vermediklerinize kadar, kim seçilirse seçilsin, meselenin takibini yapmanız, size ayıplı bir mal ya da hizmet satılıp satılmadığına bakmanız gerekir.
Tüketici şikayetleri içerisinde yerel yönetimler başta olmak üzere kamuya açılan davalar ve şikayetler hiç de azımsanacak yapıda değildir. O halde verdiğiniz oyun ve yetkinin takipçisi olun.
Olun ki kimse size ‘seçimde söylenen seçimde kalır’ diye yaklaşamasın. Size vermeyi taahhüt ettiği hizmetin hesabını versin. Elbette iş burada bitmiyor. Sonra bu hizmetler verildikten sonra paranızı iyi kullanıp kullanmadıklarını da denetleyin.
Çünkü bir bilgisayar aldığınızda, iki gün sonra size bunu satan gelip bin TL daha vereceksin dese ne yaparsınız; ne hissedersiniz? Aslında doğru kullanılmayan kamu bütçesi de tam bu anlama gelir. Takip edin ve hesap sorun. Çünkü bu hafta en büyük ve pahalı tüketiminizi yaptınız.
[email protected]