Ekim başında açıklanan Eylül 2024 enflasyonuyla birlikte, artış hızının yüzde 50’nin altına indiği ve yüzde 49,38 olduğu kamuoyuna duyuruldu. Öncelikle ilk kez açıklanan politika faizinin gerisine düşünce tartışmalar alevlendi. Merkez Bankası ne zaman faiz indirecek?
Fakat kimse inanmadığı bir enflasyon rakamında artış hızının bu seviyelere gelmesinin üzerinde durmadı. Vatandaşa döndüğünüzde ise kendi yaşamıyla ilgisi olmayan bu oranın niye açıklandığını umursamaz hale döndü.
Ne var ki yetkililer hemen çıkıp dezenflasyon sürecine girildiğini, tek haneli enflasyon döneminin yakın olduğunu anlattılar. Peki hiç düşündünüz mü, acaba bu kadar bariz bir gerçek ortadayken, verilere kimse inanmıyorken bu ısrar niye?
Çünkü bir taraftan da Merkez Bankası talebin yeterince düşmediğine atıfta bulunuyor. Talebin düşmesi zaten söz konusu değil, çünkü dibe dayanmış vaziyette. Bu saatten sonra insanların ancak aç kalarak talep azaltması mümkün.
Akabinde gelir artışları söz konusu iken ve bir taraftan kredi mekanizması kısılırken, yapılan çalışmalar otomotiv ve emlak sektöründe rahatlama geleceğinin haberleriyle taçlanıyor. Bir ülke düşünün ki her şey birbiriyle çelişiyor.
Tekrar ana soruya dönersek… Bu kadar bariz bir gerçeklik ortadayken, ekonomi yönetimi neden ısrarla kâğıt üzerinde rakamı aşağı çekiyor ya da rakamlar gerçekse bizim yaşadığımız ne?
Esasen en doğru tespit, enflasyonun gerçekten düşmediğidir. Tıpkı 30 milyar dolara yakın carry trade parasını gösterip, rezervlerin güçlendiğini anlatmak gibi bir illüzyon içerisindeler. Daha kötüsü buna herkesin inanmasını bekliyor, hatta inandığını söylüyorlar.
O zaman tüm bu saçmalıkların nedenini açalım. Carry trade parasıyla kuru baskılayıp, kurun TL ve doğal olarak enflasyon üzerindeki tetikleyici rolünü, faturası ileride ödenmek üzere kurguladılar. Bir tür sabit kur uygulamasıyla ve iyi mevduat faizleriyle içeriye değil, ama dışarıya para kazanma ortamı sağlıyorlar.
Enflasyon düştü diye anlatıyorlar ama bu mevcut yıpranmanızı ortadan kaldırmıyor. Ne kadar gerçekçi olmasa da, ortadaki rakam sizin mevcut hasarınızın üzerine gelen yıpranmanın oranının azaldığı gerçeğidir ki, bunu dile getirmiyorlar. Düşünce zenginleşileceği havucunu oynuyorlar.
Enflasyon rakamına kimse inanmadığı ve gerçekten enflasyon oranı düşmediği için de, sene sonunda hedef enflasyon olan yüzde 14’ten sizlere zam yapabilmek için algı yaratıyorlar. Diyecekler ki:
“Bakın uyguladığımız politikalar meyvesini verdi, enflasyon yüzde 41’lere düştü. Bir sene daha sabredin ve hedef enflasyon üzerinden zammı kabul edin, sonuca ulaşalım.” Sonuç olmasa da varmış gibi davranmalarının nedeni bu. Özetle çılgın projelere (!) para var, ama vatandaşa yok. Neticede yaklaşım bu olunca da enflasyon düşerken bu bize fakirleştiğimizin haberini veriyor, ama zenginleşiyormuşuz gibi anlatılıyor.