Ben yarım yüzyılı geride bırakan hayatımda da, bunca yıllık gazetecilik geçmişimde de bu kadar tam yetkiye sahip ama sorumluluk üstlenmeyen bir iktidar daha görmedim. Her türlü yetkiyi bünyesinde barındırıp, arka arkaya yanlışlar yapıp, sonra da ‘bizimle ne ilgisi var’ oynamaları gerçekten artık hayret verici bir boyuta ulaştı.
İş kazası, aşırı yapılaşma, göçe ve yalnızlaşmaya neden olan dış politika, ülkeyi ithalat cenneti haline getirme, afetlere hazırlıksızlık, liyakatsız isimleri görev başına getirme ve daha bir dizi muhatabını bulamayan sorun sayabilirim.
Her birinde mutlaka bir sorumlu var; ama asla yetkiyi aldığı için sorumlu olması gerekenler değil. Her konuda olduğu gibi bu problemin ortaya çıktığı, hatta en çok görüldüğü alanların başında da ekonomi geliyor.
Başımıza ne geldiyse önce ‘bizimle ne ilgisi var’ diye savunma yapılıyor, sonunda saklanamayacak noktaya gelince de ‘Allah ve Millet bizi affetsin’ denilip işin içinden çıkılıyor; daha doğrusu çıkıldığı zannediliyor. Oysa 2 bin 200 yıllık devlet geleneği olan bu ülkede o adisyon unutulmaz.
Şimdi de aynı konu enflasyonla ilgili tekrar gündeme geldi. Merkez Bankası’nın kendisini yalanlayarak, sürekli enflasyon hedefini yukarıya revize etmesinden, Cumhurbaşkanı’nın faiz çıkışıyla bir de dolar maliyetini yükseltmeye kadar zaten akla durgunluk verecek işler yaşıyoruz.
Mesela Ağustos ayı itibariyle enflasyonun düşeceği söylendi. Niye? Çünkü faiz düşecekmiş. Acaba TÜİK’de üç Başkan Yardımcısı’nın birden değişmesinin de bununla ilgisi var mı? Oysa ne rakamlar tutuyor; ne hedefler…
Gerçeği kabullenip çare aramak daha kolay değil mi? Elbette değil; zira o zaman sorumluluk üstlenmek gerekir. Onu üstlenmek yerine bahane ya da başka bir suçlu bulmak daha kolay.
Son olarak Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati, enflasyonu da dış dünyadaki gelişmelere bağladı. Yani yeni bir ‘bizimle ne ilgisi var’ oyunu… Bizde enflasyon dünyada enflasyon yükseldiği için yükseliyormuş.
Dünyada enflasyon yükseliyor mu? Evet, hem de bizim finans ihtiyacımızdan enflasyonumuza kadar her şeye etki edecek riskte yukarı yönlü seyir izliyor. Fakat bu ilave bir risk; yaşadığımız sorunun nedeni değil. Hadi alıştık; sehven kabul edelim. Ama ‘dünyada da’ yükseliyor olmasının gerektirdiği yorumla, ‘dünyada’ yükseliyor ifadesinin arasında uçurum derecesinde fark var.
Çok basit bir soruyu da kimse sormuyor. Tek başına açıklamaz ama bunu söyleyene sorulur. O zaman dünyada gıda fiyatları gevşemeye başlamışken, bizde neden önlenemez bir hızla artıyor?
Hadi ikinci bir soru daha soralım. Dünyada enflasyon yükseliyorsa, bu da bize etki ediyorsa Cumhurbaşkanı Ağustos ayında düşüşü nereden çıkardı. Mesela dünyada enflasyon yükseliyorsa, beraberinde faiz artışları da gelir; ekonomi yönetimi bizi dış kaynağa ve dış ara malına muhtaç etmişken faizi nasıl düşüreceğiz; doları nasıl tutacağız?
Çok soru var da, hadi son bir tane daha soralım. Madem bu enflasyon yükselişinin bizimle değil dünyayla ilgisi var ve yükselmeye de devam edecek; bunlar maaş artışlarına da yansıyacak mı? O kadar alıştılar ki tek kale oynamaya; söyle geç.
Türkiye’de enflasyonun bir numaralı sebebi ne? Üretimsizlik… İthal bağımlılığı ve aşırı borçlanırken, bir yandan da varlık satışı… Bunları dış güçler mi yarattı; faiz lobisi mi, yoksa vatandaş mı? Bizzat yanlış ekonomi politikalarıyla buraya geldik. Sürekli bahane üreten ve başkasının sorumlu olduğunu söyleyenlerin bunları düşünmesi, hatta sonsuz yetki isterken bir de yaptıklarının sorumluluğuna sahip çıkması gerekmiyor mu?
Ülkede enflasyon kontrolden çıkmış, ilgili bakanlığın iki numaralı ismi ‘ama dünyada yükseliyor’ diyerek bahane üretiyor. Yazık; çok yazık…
[email protected]