Tarım ve Orman Bakanlığı, gıda güvenliği için etiket konusuna dikkat çekti ve bu alanda yapılan ihmallerin son derece ciddi sağlık problemlerine neden olduğunu vurguladı. Bu çerçevede yapılacak çalışmayla Etiket Okuryazarlığı Programı’nı hayata geçiren Bakanlık, bilgilendirme yapılacağını duyurdu.
Bir tüketicinin alışveriş yaparken ya fiyata ya markaya baktığını ama ambalajın üzerindeki etiketi okumadığını söyleyen yetkililer, bu alanda sorulara yanıt verilecek bir bilinçlendirme kampanyasından bahsediyor.
Esasen son derece doğru ve yerinde bir karar. Ne var ki yine de burada okuryazarlığı arttırmak için sorulacak suallere yanıt vermekten daha geniş kapsamlı bir uygulamaya ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Başta, bilhassa gıda konusunda her önüne gelenin konuşmasının engellenmesi olmak üzere, küçük işletmelerde gıda mühendisi zorunluluğunun geri getirmesine kadar uzanan bir dizi karara imza atmak gerekir.
Bunun da ötesinde markayı okuduğuna göre, bu noktalardaki denetimin arttırılması, keyfiyet yerine kuralların herkese yönelik uygulanacağı sistemler getirilmesi, bilinçlendirmenin ötesinde kısa sürede çözüm verecek başlıklardır.
Fiyat meselesine gelince... O zaman bu bilinçlendirmenin içine, fiyatı arttıran aktörün bakkal, market, hatta bir takım medya organlarındaki gibi belediye başkanları dahi olmadığı da anlatılmak zorunda.
Çünkü bu medya kuruluşlarına bakıyorum da, seçimlerin ardından yandaşlığın tüm özelliklerini sergileyerek belediye başkanlarının zam yaptığını, bu zamların başkaca bir nedeni de olmadığını anlatmaya çalışıyorlar.
Size tanıdık geldi mi? Bir dönem fırsatçılarımız, stokçularımız olmuştu hatırlayacaksınız. Hatta tanzim adı altında bir çadır tiyatrosu bile izledik. Sonra sorun aşılmış olmalı ki, ortada ne fırsatçı, ne stokçu ne de garip panayır çadırları kaldı.
Peki vatandaşın alım gücü problemi ortadan kalktı mı? Elbette kalkmadı. Çünkü zammı yapan pompadaki benzinci değil, o ülkenin ekonomi yönetiminin yaptıkları ya da yapmadıklarıdır. Gerisi sadece adres şaşırtmaktan ibarettir.
Gerçekle ilgisi olmayan bir enflasyon açıkladığınızda hayat pahalılığı ortadan kalkmıyor. Kalkmadığı gibi insanlar bu oranlar üzerinden zam aldığı için, geçim ile piyasadaki fiyatlar arasındaki uçurum da büyüyor.
Yani sözün özü şu: Durumu kötüye kullananlar olabilir mi? Elbette olabilir ama bunu çözmek zaten kamu erkinin görevidir. Fakat tüm bir etiket sorununu buna bağlamak, fiyat artışlarından yılan insanların etiketin fiyat bölümüne konsantre olduğuna dikkat çekmek de abesle iştigaldir.
Etiket okuryazarlığı yapacaksak, önce finansal okuryazarlıktan başlamalı, sonra da etiketlerde baktıkları fiyatların hangi gerekçelerle kendi yaşam gerçekleriyle uyuşmadığını anlatmalıyız.
Sonrasında gıda güvenliği zaten uzmanların ve kamunun tesis etmesi gereken bir konu ki, bu konudaki tüketici bilincinin de ekonomik olarak rahatladıkça arttığını göreceğiz.