Son seçim kayıplarından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan emeklilikte yaşa takılanlar meselesi ile ilgili talimat verdi: Araştırılsın... Şimdi bu noktaya geldikten sonra işin neresinden tutacağız?
Bunca yılın ardından halen araştırılmasına mı yanalım; yoksa meselenin halen anlaşılamamış olmasına mı? Ne olur söyleyin neyi araştıracaksınız? Yani bu mesele güneşin her sabah neden doğduğunu araştırmak kadar saçma bir konu.
Çünkü ortadaki problem de, yaşananlar da, vatandaşın kandırılmışlığı da, ne istediği de belli. Geçen sene bu zamanlar bilmem kaçıncı kez tekrar yazmıştım ama, o günkü yazıdan noktasına virgülüne dokunmadan tekrar altını çizerek hatırlatayım:
“Olayın kökeni 1999 yılındaki 4447 nolu yasal düzenlemeye dayanıyor. Eski yasaya göre çalışma hayatına başlamış, yükümlülüklerini yerine getirmiş, talepleri de buna dayanarak emeklilik olan hak sahiplerinden bahsediyoruz. 1999 yılında çıkan ve emeklilikte kademeli sistemi getiren yasa ve 2008 yılında tekrar çıkarılan 5510 sayılı yasayla mağduriyet yaşar hale geldiler.
Zamanında kaynak dosyası hazırlayarak da iktidara gittiler; ama bugüne kadar yanlış anlaşılmaktan ya da özellikle yanlış tanımlanmaktan başka bir sonuçla karşılaşmadılar.
Yani iş hayatına başlarken, ‘şu kadar yıl çalış, şu kadar prim öde’ diyerek devletle anlaşma yapıyorlar. Yükümlülüklerini yerine getiriyorlar. Ama yasa geriye işletilerek kazanılmış hakları gasp edilirken, bir de sanki erken emeklilik istiyorlarmış gibi tepkiyle karşılaşıyorlar.”
Velhasıl kelam ortada araştırılacak, üzerinde düşünülecek, tekrar tekrar hesap yapılacak hiç bir şey yok. Araştırılsın talimatı iki açıdan dram. Birincisi yıllardır neye karşı çıktıklarını bilmiyorlar demektir. İkincisi söylenenleri hiç dinlememişler anlamına gelir.
Elbette konuşulması gereken bir bakış açısı da, meseleye halen inandıkları için değil, seçime etki ettiği için konunun üzerinde duruluyor olması. Yani bunlara istediklerini versek, tekrar bize oy verirler mi düşüncesi...
Devlet ciddiyetiyle zerre kadar bağdaşmayan, ‘vatandaşın hakkını zamanında gasp etmişiz, şimdi rüşvet gibi geri versek bir şey kazanır mıyız’ düşüncesi, Türk Milleti’nin devlet geleneğine yapılmış ikinci büyük haksızlıktır.
Yetmedi; meseleye bu işin taraftarı olan uzmanlar bile nasıl yaklaşıyorlar? Ne olursa erken emekli olabilirler? Vicdanınız kurusun... Halen o dönem karşı çıkan da, hakkı vermeyen de, haklı olduklarını düşünenler de erken emeklilikten bahsediyorlar.
Son kez altını çiziyorum: Bu insanların tartışılacak bir durumu yok. Taleplerinin erken emeklilikle uzaktan yakından ilgisi yok. Bir akit yapmışlar; sorumluluklarını yerine getirmişler; devletin sözünü tutmasını bekliyorlar. Bu işin ne araştırılacak ne de tartışılacak yanı yoktur. Bu bir ulufe ya da kıyak da değildir. Devlet sözünü tutar; nokta.
[email protected]