Şimdi başlığı gören sigaranın zararlarından bahsedecek ama ben baştan bunun önünü keseyim, anlatacağım şeyin tütünlü ürünler ve sağlıkla hiç ilgisi yok. O nedenle farklı bir pencereden okunmasını arzu ediyorum.
Tütün ve tütünlü mamullerin en önemli özelliği, dünyanın en ahlaksız vergisi olarak nitelendirdiğim dolaylı vergilerin içinde hatırı sayılır bir yeri olmasıdır. 2020 senesini geçim mücadelesi ve gelir kaybıyla geçiren vatandaşın, 2021 yılında da çok müreffeh olmayacağı açık.
Hatta bütçe öngörülerine bakarsak, vergi, ceza ve harçlarla üzerimize daha çok yüklenilmek isteneceğini anlıyoruz. Ama şu bir gerçek ki vatandaşın buna mecali yok. Bir tarafta sadece geliri değil, alım gücü de yok olan tüketici, öte tarafta aynı kesimin cebinden biraz daha almaya çalışmak çok da adil bir bakış açısı değil.
Merkez Bankası enflasyonla mücadele hedefini net bir biçimde ortaya koyuyor. Hatta bunu iç tüketimi daraltarak düşürmenin metodu için de harekete geçti. Azaltılan taksit miktarlarının tercümesi bu. Asgari ücretin karara bağlanmak üzere olduğu bu süreçte, zaten vatandaşın çok da harcama yapma yeteneği olmadığını ve olmayacağını biliyoruz.
Bunu kanıtlayan en iyi örnek, son bir yıl içerisinde kredi kartı başvuru sayısındaki patlama. Hesapkurdu sitesinin Kredi Ürün Müdürü Ersin Yaşar’ın açıklamaları bu açıdan çok dikkat çekici.
Yaşar’ın aktardığı bilgiye göre kasım ayında, geçen yıla oranla kredi kartı başvuru oranı yüzde 312 arttı. 11 aylık karşılaştırmaya da bakarsak oran yüzde 79. Elbette pandemiyle gelen internet alışkanlıklarının da bunda etkisi var. Ama harcamanın market, gıda ve elektronik eşya üçgeninde şekillenmesi, gelir eksikliğinin çok büyük rolü olduğunu bize anlatıyor.
Bu bir çözüm mü? Değil... Sadece gelecekteki olası gelirlerinin öne çekilmesine çabalayıp, günü kurtarmaya çalışan bir tüketici kitlesi, bence bir ekonomi adına en çok üzerinde durulması gereken başlıklardan birini oluşturuyor.
Günün sonunda bu borçların geri ödemelerinin yapılamama riski çok ciddi anlamda bir seçenek olarak önümüzde duruyor. Ama fiyatlar... Evet o fiyatlara yetişemeyen bir tüketici gerçeği var. Bunda ürün maliyeti, dolar etkisi ya da söylendiği oranda ciddi ağırlığı olmasa da fırsatçılık yapanların eylemleri etkili olabilir.
Ama gerçek olan ürünlerin fiyatının yükseldiğidir. Bunun içinde ciddi payı olan ve hiç tartışılmayan dolaylı vergi oranları ise gündeme gelmelidir. Son düzenlemeyle bir zammın önüne geçmek için tütün mamullerindeki ÖTV geri çekildi. Geri çekilmiş hali ise bir paket fiyatının içerisindeki yüzde 67’lik payın yüzde 63 olması.
Bu haliyle bile dramatik ve her şeyi anlatıyor. Vergi gelirleri içindeki dolaylı vergi oranı yüzde 80’lerde... Yani ekonomi yönetimi vatandaşı rahatlatmak, enflasyonla mücadele etmek istiyorsa, önce bu dolaylı vergi oranlarıyla oynamalıdır.
Direkt tüketiciye yarar sağlayacak ve nefes aldıracak bu uygulamanın, enflasyonla mücadelede de çok anlamlı sonuçlar vereceğine inanıyorum. Uzmanlar sadece sigaradaki yüzde 4’lük geri çekilmenin enflasyonda 50 baz puan etki edebileceğine dikkat çekiyor.
Velhasıl kelam fiyat artışını önlemek için yapılan tütün hamlesi örnek olmalı. Ekonomi yönetimi tüm dolaylı vergileri azaltır, zorunlu ihtiyaç mamullerinde de sıfırlarsa, inanın bana enflasyon da gevşer, insanlar da nefes alır.
[email protected]