Sokağın gerçeğiyle açıklanan ekonomik veriler arasındaki makas süratle açılıyor. Enflasyondan işsizliğe, kredi reklamlarından geçim sıkıntısına kadar neresinden bakarsanız hayat bizim için daha zor olacak.
Seçimde bütçe açığı hedefinin yüzde 75’ine beş ayda ulaşmayı başaran ekonomi yönetimi, anlaşılan o ki, bundan sonra yapacağı zamlarla canımızı daha çok yakacak. Geçim zorluğumuzun artmasına paralel, gelir ile giderimiz arasındaki uçurum büyüyecek.
Elektrikten akaryakıta, gıdadan ulaşıma her şeyin zam gördüğü ortamda, geçen seneki yüksek rakamların sırtından enflasyonu düşüren bir yaklaşım, bu gerçeği vatandaşıyla paylaşmak yerine övünüyorsa, çok canımız yanacak demektir.
Şöyle bir örnek vereyim size: Enflasyon verisinin açıklandığı gün, yani enflasyonun yıllık bazda yüzde 15 – 16 dilimine gerilediği saatlerde, her sabah işe giderken aldığım açmanın fiyatının yüzde 25 zamlanmış olması, zaten her şeyi anlatıyor.
Yetmeyecek; bir de bu sözde düşürdükleri enflasyon üzerinden yılbaşında çalışana, emekliye zam vermeye kalkacaklar. İşte o gün gerçekle tanışacaksınız. Sokakta iliklerinize kadar hissettiğiniz hayat pahalılığı karşısında zamlanan fiyatlara yetişemediğinizi en net o an anlayacaksınız.
Öyle bir hale geldik ki, ürünün fiyatı artmazken, ürün üzerinde yüzde 80’lere varan verginin oranı artıyor. Yani ekonomiyi yönetimi bildiğiniz vergiye zam yapıyor. Bunu da fiyat ayarlaması olarak yansıtıyor.
Fiyat ayarlaması dediğiniz şey, ürünün artan maliyetleri nedeniyle karşılanabilir seviyeye gelmesinden başka zorunluluk kalmayan haller için geçerlidir. Ekonomi yönetiminin gelir farkı gözetmeksizin, dünyanın en ahlaksız vergisi sayılabilecek dolaylı vergilere zam yapması ile hayat bulmaz.
Velhasıl kelam bu dönem üzerimize düşen zorluklar kadar görevler de var. Mecbur kalmadıkça hiçbir bankanın size vereceği krediyi kullanmayın. Hatta yine mecbur kalmadıkça çevrenizden borç almayın.
Halen bir akarınız varsa; borçlarınızı mümkün mertebe kapatmanın peşine düşün. Çünkü bu filmin sonu iyi gelmiyor. Sorunların farkında olan bir yaklaşım içinde çözümü konuşsaydık kanaatim bu olmazdı.
Ama sorunun bile reddedildiği yerde dikkatli olmak bize düşüyor. Bir görev de tüketici olarak üzerimizde... böylesi dönemler ne olursa olsun, bedeli değmese bile hak arama eğilimimizi yükseltmemiz gereken dönemler.
İster kamu, ister bir şirket olsun, size mal ya da hizmet satıyorsa ve burada bir sorun yaşıyorsanız hakkınızı arayın. Zira bankadan bankaya para çekerken, çocuklarımızın cebinden para çalanlar ve açıklama yapmayanlar var.
Ininal bunun en güzel örneği. Karttan karta para geçirirken rakamları yok ediyor. Ortada ne para var ne açıklama... Muhtemelen sonra iade edip, sistem hatası diyecektir. Peki 15 gün bir parayı izinsizce kullanmanın maliyeti ne olacak? Önümüzdeki günlerde bu vurgunu özel yazacağım. Dediğim gibi hakkınızı arayın ve borç kapatın. Bu devrin özeti bu.