Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ekonomiyi yorumladı; rakamları değerlendirdi ve gelecek döneme ilişkin de öngörülerini paylaştı. Çok net söyleyeyim ‘kendi çaldı, kendi oynadı.’ Artık hiç kimsenin itibar etmediği rakamlar üzerinden, ‘başardık’ söylemi bir yana, ‘gördünüz mü’ tadında çocuk yaklaşımlar öte yana konuşulacak çok fazla bir başlık yok.
Çünkü vatandaş zaten göreceğini gördü. Saatlerce yapılan konuşmanın tek bir kelimelik yanıtı var: Geçinemiyoruz... Geriye ne anlatırsanız anlatın boş laf. Enflasyon düşüşü de, ticaret yapmadığımız için verdiğimiz cari fazla da fasa fiso...
Yani netleşmiş bir başarısızlık var ortada. Peki Bakan çıkıp ‘başaramadık’ mı diyecekti? Elbette bunu beklemek akılla bağdaşmaz. Şüphesiz başardıklarına ikna etmek için topluma buna yönelik bir söylem geliştirecek. Bununla ilgili bir sıkıntı yok.
Fakat iş zekayla alaya gelince işin rengi değişiyor. Bakan’a sorsanız bir elimiz yağda, bir elimiz balda yaşıyoruz. Hatta AKP döneminde hane halkının gelirinin 3 kat arttığını bile söyledi.
Bakın sadece bu bakış açısı bile hiçbir şeyden ders alınmadığını gösteriyor. Parasal genişlemenin olduğu dönemlerde, bolca dağıtılan kredilerle insanların otomobil veya ev satın alması, cep telefonlarına para yatırması zenginleştikleri anlamına gelmiyor.
Parasının tamamını ödemediğiniz hiçbir şey size ait değildir. Lakin bu gerçeği bir türlü vatandaşa söylemek istemediler. Zaten gizlenen bu gerçek üzerinden de tüketici de, firmalar da borca battı.
Mukayeseyi asgari ücret üzerinden yapalım. 2003 yılbaşında asgari ücret 226 milyon TL ya da bugünkü deyişle 226 TL idi. Bugün asgari ücret aslında bin 800 TL civarında ya, aldatmacaya biz de katılalım, asgari geçim ücretini de dahil edersek 2 bin 20 TL...
Yani Bakan, daha bunun hesabını yapamıyor. Söylediğinin aksine hane halkının geliri AKP döneminde 3 kat değil, yaklaşık 9 kat arttı. Ama Türkiye’nin maliyeti, yani gideri dolar bazında yükseldiğine göre bunun dolar sağlamasını yapmamız gerekiyor. 2003 yılındaki 1,402’lik dolar kurundan kazanç 161 dolardı...
2019 itibariyle 5,71’lik dolar kurundan hesap edersek 353 dolar yapar. Yani 2003 ile 2019’un mukayesesini dolar üzerinden yapacak olursak, hane halkı alım gücümüz sadece yaklaşık 2 katına çıktı. Yani Albayrak’ın 3 katı yine gerçeği yansıtmıyor.
Peki borca bakalım. 2002 yılında toplam borcun hane halkına düşen oranı yüzde 4,5 idi. Bugün ise yüzde 60’ları aşmış vaziyette. Geçtiğimiz günlerde muhalefet de rakamları paylaştı. Bu iktidar başa geldiğinde vatandaşın borcu 6,6 milyar TL idi. 2019 Mayıs ayı itibariyle rakam, yani borç 509 milyar TL’ye ulaştı.
Yani Bakan Abayrak’ın söylediği 3 katı bulamıyoruz ama gerçek olan şu ki, kredi borcu 77 kat artmış. Buna dolaylı vergilerin yükünden, geçim sıkıntısına, 8,5 milyon kişinin sosyal yardıma muhtaç halinden 28 milyon icra dosyasına kadar diğer gerçekleri de siz ekleyin.
Anlaşılan Bakan gelirle borcu karıştırdı. Ama şunu hatırlatmak lazım. Borçlu insan, fakir insandan daha kötü durumdadır. Çünkü fakirseniz ekmeğin yanına bir şeyi katık edip karnınızı doyurursunuz. Lakin borçluysanız, aybaşında bir de kapıya banka ya da alacaklı gelir. İnsan gibi yaşamaktan zaten bahsedemiyoruz.
Şimdi haftanın ilk günü enflasyon rakamı açıklanacak. Alın rakam sizin olsun. Hatta bununla övünüp mutlu da olabilirsiniz. Gerçek ki şu ki, sokaktaki insan geçinemiyor.
[email protected]