Ankara Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Cenap Karakuş, mağazalarda 12 aya yayılan indirimlerden şikayetçi oldu ve tüketicileri de bu konuda uyardı. Bir tarafta haksız rekabetin söz konusu olduğunu, öte tarafta tüketicinin büyük bir fiyat kandırmacası yaşadığını söyleyen Karakuş’un bu sözlerinin üzerinde özenle durulması gerekiyor.
Çünkü haklı olduğu yanlar da, göz ardı ettiği meseleler de var. Haklı zira tüketicinin büyük bir fiyat aldatmacası yaşadığı doğru. Bilhassa sonu 99 ile biten, örneğin 49,99 TL gibi ibarelerin büyük mağduriyetlere neden olduğunu ve bir algı yönetimi olduğunu biliyoruz.
Aslında Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın bunun üzerinde durması gerekir. Belki bunun kimseyi etkileyeceğini düşünebilirsiniz, lakin işin sahaya yansımasında sonucun böyle olmadığı biliniyor.
Bir de 49,95 TL gibi alışveriş tutarları var. Şayet kredi kartı ile ödeme yapmıyorsunuz, esnaf arasında bunun aşağı değil, yukarı yönlü tamamlandığını biliyoruz. Oysa geleneksel esnaf adabı bunun alta doğru yönelmesini gerekirdi.
Sürekli indirimlere gelince... Bu meselenin iki boyutu var. Öncelikle kötü niyetli olanları bir tarafa bırakırsak, enflasyon açıklamalarındaki bir fark bize bunun nedenini ortaya koyuyor. Üretici ya da toptan satış fiyatlarındaki artışın, tüketici fiyatlarının üzerinde gerçekleştiğini bu ülkede uzun zamandır kimse görmüyor.
Bunun en basit açıklaması ise ticaret yapanın, rekabet koşulları ile olması gerekirken, iş hacminin düşüklüğünden dolayı maliyetlerini fiyatlarına yansıtamadığıdır. Bunun da uzun vadede bir sermaye erimesine ve zincirleme olarak işsizlikten iflasa kadar uzanan bir fotoğrafa doğru erişmesi kaçınılmaz.
Yine aynı pencereden okunması gereken bir başka başlık da büyüme rakamları tersini söylese de, piyasada düşen iş hacmi ve niteliğe bakmaksızın ihtiyacını ucuza yönelerek karşılayan tüketici gerçeği.
Eğer bir firma sezon başlangıcından 20 gün sonra indirime gitmek zorunda kalıyorsa, bunu sadece kötü niyetle açıklayamazsınız.
Daha önce yaptığım esnaf sohbetlerinde, bunun iş hacminin yokluğundan ve mecburiyetten olduğu da dile getiriliyordu. İşin bu boyutunu yok sayamazsınız. Kötü niyetlilere gelince, hiç kimse kusura bakmasın ama onu da tespit edip, önlemek Bakanlık işi...
Yani bunun sorumluluğunu tüketiciye yükleyemezsiniz. Bu aşamada Ankara Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı’nın meseleyi bir kere daha düşünmesi ve gerekli yakınmayı, muhataplarına yapması gerektiğine inanıyorum.
Sürekli indirim ve kampanya gerçeğinin tüketici boyutuna gelince orada da bir kral çıplak dememiz gerekiyor. Tüketicinin de fiyatlara göre değil, ihtiyaçlara ve cebindeki paraya göre tüketim yapması gerekir.
Yani fiyatı bin TL’den 500 TL’ye düşen bir ürün görünüşte ucuzlamıştır ama bu asgari ücretle geçinen bir insan için geçerli değildir.
Her zaman dile getiriyorum ve bıkamadan yineleyeceğim. Bir üründeki ucuzluk fiyatıyla değil, sizin alım gücünüzle ilgilidir. Lütfen artık tüketici de bu sorumluluğu üstlensin.