Virüsle mücadelede Türkiye bir noktaya geldi. Şimdi AVM’lerin açılmasıyla birlikte ise büyük bir sınavdan geçeceğiz. Elbette normalleşme önemli; ama bu konuda bilim insanlarının çekincelerini de göz ardı etmemek lazım.
İşin sağlık boyutunu uzmanlara bırakıp, meselenin ekonomik başlığına göz atalım. Şüphesiz gerek işsizlik riski, gerekse de firmaların bu süreci geride bırakmaları olanağı göz ardı edilemez. Bu dönemde çok büyük bir zorluk yaşandı.
Şüphe yok ki, bu sıkıntıların yansımalarını bundan sonraki dönemde göreceğiz. Bu nedenle ‘yeni’ de denilse bu normalleşmeyi yaşamak durumundayız. Fakat işi bir tüketim çılgınlığına döndürme ihtimali de korkutmuyor değil.
Birçok firma yüksek indirimler, kampanyalar ve ötelenen ödemelerle bu sürece girmeye hazırlanıyor. Sonbaharda öde kampanyaları bazı sektörlerde öne çıkarılmaya başlandı bile. Peki tüketici olarak buna hazır mıyız?
Bir ihtiyacınız varsa, yani satın almanız arzuya değil, ihtiyaca bağlıysa, şüphesiz bu olanaklardan yararlanmak gerekir. Ama kampanya ve indirim, evinde bunalmış, gelirini büyük ölçüde kaybetmiş tüketici için yeni bir yıkım haline dönmemelidir.
Her zaman dile getirdiğim bir gerçeğin, tekrar altını çizmek istiyorum. Bir ürünün fiyatının ucuzluğu, alım şartlarının kolaylaştırılması, kendi fiyatı içindeki mukayeseyle değil, sizin alım gücünüzle doğru orantılıdır.
Hiç kimsenin yarın iş garantisi olmadığını göre, bugünden yarına ilişkin gereksiz borçlanmadan uzak durmak gerekiyor. Süslü ve havalı reklamlara kanarak, ucuz imajı da iliştirilmiş kampanyalara ve aşırı indirimlere dikkat edin.
500 TL’lik bir ürünün fiyatı 400 TL’ye düşüyorsa ihtiyacınız ise avantaj, değilse israf olur. En önemlisi asgari ücretli bir çalışan için bu, gelir kurgusu içinde halen yıkıcı bir harcama rakamıdır; yapmayın...
Hele ki kredi ya da kredi kartıyla yeni borçlanmaların kapısının açılmasına izin vermeyin. Zira ekonomik olarak zor bir sürece giriyoruz ve gereksiz borçlanmalar, ihtiyaç dışı harcamalar, zannettiğinizden daha büyük yıkımları da beraberinde getirebilir.
Yine işin bir başka boyutu da AVM’lere doluşma riski. Gerekmedikçe, tüm sosyal faaliyet alanlarının kapalı olduğu bu mekanları doldurmayın. Çünkü alışveriş yapmasanız bile, bu hem işin sağlık boyutunda gereksiz risklere yol açacaktır, hem de ekonomik anlamda kuru kalabalık oluşturacağından, buradaki işyeri sahiplerinden AVM’lerin kira ve benzeri giderleri isteme hakkını doğuracaktır.
Bu durum bir tarafta kazanmadan giderleri işletilen işyerlerine külfet getirecek, belki sonuçta personeli işsiz bırakacak, öte tarafta da AVM’ler arasında da bir haksız rekabete neden olacaktır.
Velhasıl kelam, şimdi önünüze her alanda indirimler ve kampanyalar konulacak. Tekrar altını çiziyorum; ihtiyacınız olmayan hiç bir şeyi almayın. Gelirinizi zorlayacak, borçlanmaya neden olacak hiçbir harcamaya girişmeyin.
Zira bu aldatıcı bahar havası, sonrasında hem sorunların üzerini örteceği için reel sektöre, hem de daha da çok borca batacağı için tüketicinin bütçesine zarar verecektir. Sağlıkla ilgili gelen fatura ise işin cabası...