TÜİK, ENAG’ın enflasyon açıklamasına, daha önce mahkeme reddetmesine rağmen yine dava açtı; ama yaklaşan Ramazan ile birlikte gündeme gelen koli maliyetlerine baktığınızda ENAG’ın gıda enflasyonunda gerçeği söylediği bir kez daha anlaşıldı.
Aslında gerçek enflasyonu vatandaş çok yakından hissediyor. Fakat TÜİK, zaten rakamlara değil, bir başkasının enflasyon hesabı yapmasına itiraz ediyor. Daha ilginç olanın ise itiraz etmek yerine, verilerle bunu kanıtlayamıyor, zira ENAG da kurumun verilerini kullanarak hesaplama yaptığını söylüyor.
Ülkede toplam enflasyon ne açıklandı? Yüzde 55,18... Yine TÜİK’in açıkladığı gıda enflasyonu ne? Yüzde 69,3... Ama önümüzdeki Ramazan ayında koli almak isteyenler, geçen yıl ile mukayese ettiğinizde yüzde 150’ye varan oranlarda zamlı alım yapacaklar. ENAG’ın yıllık ortalaması ne? Yüzde 127. En yüksek artış grubu ise gıda. Her şey yalan bu gerçek... Neden biliyor musunuz?
Çünkü Ramazan kolisinin içi tamamen gıda maliyetlerinden oluşuyor. Bu maliyetleri, tamamen gıda harcamalarından oluşan açlık sınırı ve asgari ücret çelişkisi içinde okuduğunuzda da vatandaşın ‘perişan’ hali net bir biçimde ortaya çıkıyor.
Nitekim Tüketici Birliği Federasyonu’nun market fiyat artışlarının da TÜİK’in çok üzerinde oranlarda olduğunu biliyoruz. Ne var ki enflasyon tartışmalarının gölgesinde, tüketicinin gerçekten ne yaşadığıyla ekonomi yönetimi ilgilenmek yerine, TÜİK’te her çıkan görece yüksek rakam sonrası yönetim kademelerini değiştiriyor.
Ekonomi yönetimi bir şeyin farkında değil. Mesela bir ülkeyle yaşanan problemi farklı anlatabilirsiniz. Dolar yükseldiği için faiz lobisi masalını okuyabilirsiniz. Dünyada siyaseten yaşanan bir sorun karşısında dış güçler diye ortaya çıkabilirsiniz.
Bunların hiç biri gerçeği yansıtmasa da, karşılığını bulabilirsiniz. Zira konuyu takip etmeyenler, size de inanıyorsa, bununla ilgili algı yaratabilirsiniz. Oysa dip not olarak eklemek gerekir ki, hiç bir şeyi başkalarından dolayı yaşamazsınız.
Bu süreçte ortaya çıkan durumu kullanmak isteyenler olabilir mi? Elbette olabilir. Ama bunun sonucunu sizin yaptıklarınız ya da yapmadıklarınız belirler. Buna rağmen bu tür söylemlerle birilerini ikna edebilirsiniz.
Lakin mesele enflasyon, geçim, ekmek fiyatı, kira gibi başlıklara geldiği zaman orada hamaset işe yaramaz. Hatta söylenenlere inanan birinde bile hamasetin etkisi 24 saatten fazla sonuç vermez.
Çünkü akşam TV’ye çıkıp, coşku vererek ikna ettiğiniz insanlar, hamasete kansa da, sabah bakkala gittiğinde ekmeğin fiyatıyla karşı karşıya kaldığında kurgu çöker. Hayatın gerçeklerinin başında gelen ekmek, insanları kandırabileceğiniz bir başlık değildir. Bu nedenle artık kuru siyaseti, söylemleri bir kenara bırakıp, ekonominin gerçekleriyle yüzleşerek, nasıl çözülebileceğini konuşmak gerekir. Gerisi boş laf.
[email protected]