Tasarruf kelimesi ülkede herkesin diline pelesenk oldu. Prensip olarak altına imza atsam da, bu kadar sloganlaştırılan kelimenin, bu denli içinin boşaltıldığı bir dönemi yaşamamıştık. Tıpkı inovasyon, girişimcilik gibi, tasarruf sözcüğünü de içini boşalta boşalta ortada gezdiriyoruz.
Altını çiziyorum ki, bunların her biri gibi tasarruf da son derece önemli ama gerçek anlamda tasarruftan bahsedecek, bunu arttıracak ne yapıyoruz; tartışılır. 2020 bütçe çalışmasında da gördük ki zorla BES üzerinden insanlara tasarruf yaptırmaya çalışacaklar.
Öncelikle tasarruf dediğiniz şey zorla yapılmaz. Yapılan şeyin, yani BES kesintisinin de tasarrufla hiçbir ilgisi olmadığını belirtmek gerekir. Yani siz zor geçinen insanların kursağından, başka alanları finanse etmek için kesinti yapıyorsanız, onun adı tasarruf değil salma olur.
Israrla hatırlatmak isterim ki, tasarruf elde ettiğiniz gelirde, tüm harcamalarınızı insanca karşıladıktan sonra elinizde kalan fazla kaynaktır. Bunun değerlendirilmesi ise, zorla değil, bilinçlendirmeyle, finansal okur yazarlıkla olur. Dam aktarmaktan sağlığa kadar ani harcamalar karşısında TÜİK araştırmasına göre bile yüzde 70’lerde kaynağı olmayan insanların tasarruf yapabilmesi mümkün değildir.
Bu işin makro değerlendirmesi... Peki bize faydası var mı? Yani tüm bu yaklaşımlar geçinemediğimiz gerçeğini ortadan kaldırıyor mu? Önümüzdeki süreçte çakma bir enflasyon üzerinden alacağınız zamla, gerçek enflasyon oranında yaşayacağımızı düşünürsek, işin karar vericilerini bir kenara atıp, bizim en azından kendi bütçemiz açısından bir açılım yapmamız gerekiyor.
Halen şüpheli alacaklılar ya da icralıklar listesine girmediyseniz; yani bir geliriniz varsa, ödemeler dengeniz tamamen bozulmamışsa, en azından kendi payınıza bağlı önlemler alabilirsiniz.
Gelirlerinizi arttıramıyorsanız, giderlerinizi masaya yatıracaksınız. Öncelikle aile bütçesi yapma alışkanlığımızı aylık bazda yeniden hatırlamamız gerekiyor. Üşenmeyin ve bir liste yapın.
Bu listede öncelikler sıralamasına yer verin. Giderleriniz içinde kısabileceğiniz başlıklara yer açın. Bu gelir gurubuna göre dışarıda yemek yemekten, bayatlamış ekmekleri yiyeceğe çevirmeye kadar bir dizi çözümü de beraberinde getirecektir.
Aracınız varsa kullanmayın; toplu ulaşımı tercih edin. Yoksa işe ya da okula gittiğiniz güzergahları gözden geçirin. Cep telefonundan evdeki herhangi bir eşyaya kadar değiştirme zamanı gelmiş ihtiyaçlarınızı erteleyin.
Arıza yapan bir eşyanız varsa, tamir ettirmeyi hatırlayın. Tüketici uzmanlarının sıklıkla dikkat çektiği üzere, aç karnına alışverişe çıkmayın. Kredi kartlarınızı kullanmaktan vazgeçin. Elinizdeki nakitle yaşamaya çalışacak formüller arayın. Çünkü fakirleşeceğiz ya da doğru tabirle bize sunulanın aksine gerçeklerimize döneceğiz ve buna alışmamız gerekiyor.
Bütçenizde bir fazlalık varsa, bunu gelir getirici yatırımlara harcayın. Yani yeni bir otomobil size bir şey katmaz. Ama evinizin yalıtımı için harcarsanız, harcadığınızı azalan faturalarla tekrar cebinize koyar.
Bu listeyi uzatmak mümkün. Lakin gerçek şu ki zor bir sürece giriyoruz. Geçinemiyoruz ve daha zor geçineceğimiz günlerin kapıda olduğu açık. Şimdiden bazı şeylere neşter vurmak gerekiyor. Zorlandığınız yerde sizlere Yeşilçamlı dönemin Münir Özkul – Adile Naşit versiyonlu filmlerini bu gözle izleminizi öneririm. Bir de bunlara neden olanları unutmamanızı..
[email protected]