Türkiye’nin doğalgaz aramaları sürüyor; sürmeli de… Bu konuyla ilgili yapılan çalışmaları çok olumlu buluyorum. Ama bu çalışmaların orta ve uzun vadede sonuç getireceğini ve sadece enerji çeşitliliğini sağlayacağını biliyoruz.
Bu kaynakları bir yandan gün yüzüne çıkarırken, asıl yenilenebilir enerji üzerinde çalışmamız lazım. İktidar ne yazık ki doğalgaz araştırmalarını, sorunların üzerine örtülen battaniye gibi kullanıyor.
Ana muhalefet deseniz ondan çok farklı bir noktada değil. Bir jeotermal raporu açıklandı; tamamen kanaatlere dayalı. Esnafın ne durumda olduğunu sorarak tespit edebilirsiniz; ama yerli bir enerjiyi, üstelik firmaların da yüzde 100’e yakınının yerli olduğu bir alanı, yabancı enerji lobisinin güçlü olduğu bir iklimde böyle raporlayamazsınız.
Zira ortada bilimsel üniversite raporları var. Bazı kuruluşların gereken şartlara uymaması başka, bir enerji türünü toptan kötülemek başka bir iştir. Getirirsiniz tarafları, herkes bilimsel raporları ortaya koyar ve ondan sonra bir çalışma çıktısı oluşturursunuz.
Hatta bu konuda hileli rapor veren varsa soruşturma açılmasını talep edersiniz. İşin enerji ayağını ayrıca tartışırız. Fakat asıl çıkış noktasına döner ve doğalgaz aramalarının, doğalgaza zam geldiği gün müjde diye sunulmasına bakılırsa, ortada bir problem olduğu görülüyor.
Yine altını çizeyim; bu çalışmalar aynen devam ettirilmeli ve yarına ilişkin mümkünse rahatlamanın önü açılmalı. Peki bugün? Vatandaşın yaşadığı geçim sıkıntısına karşı, bu müjdenin ne faydası var?
Ülke nüfusunun dörtte biri kadar icra dosyasının biriktiği, ülkenin ekonomik büyüklüğünün yedide biri kadar tüketici borcunun olduğu, pandemide insanların gelirlerini ve işlerini kaybettiği bir ortamda bu müjde çözüm mü?
Bu neye benziyor biliyor musunuz? Kalp krizi geçiren bir insana müdahale etmek yerine, ‘iyileşince kebap yiyeceksin’ demeye geliyor. Peki o an ne olacak? O insanın kalp krizi, gelecekteki kebap yeme ihtimaliyle ortadan kalkacak mı?
Ekonomi yönetiminin doğalgaz müjdesi tam da buna dönüyor. Tarihten benzetme yaparsak da ‘ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler’ ile bire bir örtüşüyor. Oysa vatandaşın bugünle ilgili sıkıntıları var.
Daha iyi koşullarda yaşamaktan değil, yaşayabilmekten söz ediyoruz. Evinin, dükkanın kirasını ödeyemeyen, yapılan araştırmalara göre tasarruf diye boğazından kesen, borç batağında boğulan, iş bulamayan, var olan işinde geliri tırpanlanan, çalışanların yüzde 43’ünün açlık sınırının altında kalan asgari ücretle gelir elde ettiği, dünyada gelişmiş ülkeler esnafından yurttaşına kadar insanına sahip çıkarken ya kendi kaderine terk edilip ya da borç teklif edilen insanları ne yapacağız?
Geçim sıkıntısını görmeyen, elektrikten suya faturalarını karşılayamayan, icra tehlikesi yaşayan, çocuklarının umudu yurtdışında arar hale geldiği insanlara verdiğiniz doğalgaz müjdesinin hiçbir şeye faydası yok. Çünkü insanlar bugünün derdinde…
Yarını düşünmek ülkeyi yönetenlerin görevi. Hoş borca batmış insana borç teklif ederek, yarını ne kadar sağlıklı düşündükleri de ayrıca tartışmalı. Ama vatandaş bugünü atlatmanın telaşında. Siz doğalgaz diyorsunuz; o ise akşam eve ekmek girebilecek mi derdinde.