Bir ülkede vatandaş ve tüketici haklarından konuşmak istiyorsak, önce o memlekette kurallara riayet edilip edilmediğine bakmanız gerekir. Çünkü duruma ya da kişiye göre değişen kurallardan söz ediyorsanız, orada sadece gücü, gücü yetene durumu yaşanır.
Bunun en açık sağlamasını ise trafikte yaparsınız. Şayet bir ülkede durduğu yere, pozisyona ve olaya göre herkes kuralları hatırlatıyorsa, orada en başta bir samimiyetsizlik var demektir. Ülkelerde tüketici hakları, mağdur olmadığınız bir konuda da ilkeyi savunmakla ilgilidir.
Eğer yoğun bir ortamda herkes kuyruk beklerken, siz sağdan gidiyorsanız, bunu ‘acelem var’ ile başlayan bahanelerde haklılık noktasına çekiyor ama bir başkası yaptığında tepki gösteriyorsanız, orada tüketici haklarından da, kuralların uygulanmasından da bahsedemezsiniz.
En güzel gösterge trafik ışıklarında bekleyin ve izleyin. Yeni mobilite araçlarının hemen hemen hiç biri, keza restoranlara ait motosikletler kırmızı ışıkta durma ihtiyacı duymuyorsa ve kural işlemiyorsa problem var demektir.
Acil ve olağanüstü bir vaka olmadığını hissettiğiniz halde, bir kamu aracı, trafik polisi dahil kırmızı araçta geçiyorsa, hatta bir kamu yetkilisi geçsin diye yollar kapatılıyorsa orada kanundan, eşitlikten bahsedemezsiniz.
Çünkü hayatında kırmızı ışık olmayan birinin, ülkedeki trafik sorununa dertlenmesini bekleyemezsiniz. Yetmedi sarı ışık sağlaması yapalım. Rastgele gelişmiş bir ülke düşünün ve bizi gözünüzün önüne getirin.
Sarı ışık, normal bir ülkede durmak için uyarı olarak nitelendiriliyor ve araçlar hızlarını yavaşlatarak durma pozisyonuna geçiyorsa, orada kural var ve insanlar buna riayet ediyor demektir.
Peki bizde durum ne? Sarı ışık sendromu diye nitelendirilebilecek bir vaka var. Sarı ışık son anda hızlanıp, geçmek için kullanılan bir uyarı gibi nitelendiriliyor. Yani gelişmiş bir ülkede fren yapılırken, bizde gaza basılıyor.
Neden? Bunun bir kültür sorunu olduğunu düşünebilirsiniz. Hiç ilgisi yok. Zira en kültürlü diyebileceğimiz, ama direksiyonun başına geçtiğine varlığa dönüşüp, her türlü kuralı ihlal edip, hatta sağa sola hakaretler yağdıran onbinlerce örnek gösterebilirim.
Bunların dahi sarı ışık kuralını hiçe saydığı bir ülkede yaşıyoruz. Fakat garip olan şu: Diyelim ki kişi kuralın işleyişinin böyle olduğuna inanıyor. Hayır, mesele bu da değil. Çünkü kendisi yaya olduğunda veya diğer ışıkta bulunan birey pozisyonundayken bunu yapana tepki gösteriyor.
Şayet bir ülkede tabir yerindeyse sarı ışık sendromu yaşanıyorsa, yani gelişmiş bir toplumda durmak, bizde geçmek için kullanılan bir uyarıdan bahsediyorsak, orada kaos, kuralsızlık, trafik kazası, ölüm başta olmak üzere her türlü sorun yaşanır.
Sarı ışık sendromu olan bir ülkede de tüketici taşıdığı sıfatlar kadar, kuralı uygulayan da kuralsızlığı hak gördüğü kadar hak sahibidir. Bunu düzeltmeden toplumu düzeltemezsiniz. Yani sarı ışık sizin vatandaşlık ve medeniyet sağlamanızdır.
Yapın sağlamasını ve sonra dönüp neyi, niye yaşadığınızın yanıtını bulun.
[email protected]